Perşembe, Eylül 08, 2022

Muhalif Karay

Refik Halid önemli bir yazarımız, edebiyatımızın her zaman çok tartışılan isimlerinden biri. Hoş, tartışanlar yazarlığını değil siyasi tercihlerini, milli kurtuluş hareketine muhalefet etmesini tartışıyorlar. Yazarlığı azımsandığında bile siyasi çekişmenin etkisi hissediliyor. Meramım yanlış anlaşılmasın, niye böyle yapılıyor, diye hayıflanarak söylemiyorum, eskilerin deyişiyle vakıa'yı aktarıyorum, Karay'ı siyasi tartışmaların dışında değerlendirmek de doğru değil ayrıca. Karay bir seçim yapmış, tereddüt etmemiş, seçimleriyle sürgüne yollanmış, yıllar yıllar sonra affedilerek memleketine geri dönmüş bir yazar, yazı yazmasına izin verilmiş bir gazeteci üstelik. Unutulmuş biri değil, Türkçeyi iyi kullanan, iddialı, maharetli, ne söyleyeceği merak edilen, kendisini okutturan bir usta.

O sürgündeyken bile seveni-sevmeyeni var, hain diyeni, edebiyatını ayrı tutarak ihtimam göstereni var. Otuzlu yılların başında edebiyatımızı etkileyen yazarları soruşturan bir anketi hatırlıyorum, Aka Gündüz, Refik Halid'in ismini kendi listesine katınca kıyamet kopuyor örneğin. Nası cevval nası öfkeyle konuşuyor gazeteciler bir görseniz. Affedilip Türkiye'ye döndüğünde bile ilenenler, kabullenemeyenler var. Dönem değişmiş, af çıkmış, köprünün altında sular akmış... Nafile... Söylenen, aklında tutan, hoşnutsuzluk gösterenler gırla. Kimin ne dediği yazar Refik Halid'in niteliğini mutlaka değiştirmez elbette ama insan Refik Halid'i üzmüş, yaşlandırmış olmalı.

Üniversitede çalıştığım yıllarda keşfettim Refik Halid'in gazete yazılarını. Güzel anlatılmış, güzel yazılmış, zihin açıcı küçük makaleler, hafta sonlarına ayrılan daha uzun denemeler... Meyveler, sebzeler, komikler, eski adamlar, hatıralar, yolculuklar, kadınlar, kayıklar, pilakiler, şarkılar ve daha neler neler... Refik Halid iştahla, neşeyle derin ve ehlivukuf yazılar okutuyordu bana. Giderek şunu fark ettim: aklımda muhalif bir Refik Halid vardı; okuduğum yazılarda o Refik Halid'i bulamıyordum. Manşete bakıyor, aktüel tartışmaları okuyor sonra Refik Halid'e dönüyordum, izi yoktu, o gürültünün esamisiyle ilgilenmiyordu. Önce anlayamadığımı düşündüm, eski gazeteleri okuyorsanız, okuduğunuz haberle, makaleyle yetinemezsiniz. Dönem iklimine nüfuz etmeniz gerekir. Göndermeleri fark etmez, kimin kim olduğunu, neyin ne olmadığını anlamazsınız sadece bir haber ya da makale okumuş olursunuz. Yaptığı işi abartan biri gibi görünmek istemem. Gazetecilik bağlamı ile gündelik hayat birbirinden farklıdır. Hayat gazeteye gazete de hayata yansır. Ama söz uçar yazı kalır misali gün geçer gazete kalır. Geçmişi anlayabilmek için ister istemez kaydedilmiş verilere bakarız. Bağlamı anlamak için daha yavaş daha kapsamlı okumak gerekiyor. Refik Halid'in siyasi deveranlar koparken mutedil kalıp kendi havasında meseleleri diline dolaması tek kelimeyle ilginçti. Bilerek yaptığını, sakındığını düşündüm önce. Sakınmadı demiyorum ama lafı dolandırdığını, başka türlü yorumladığını, canı isterse demek istediğini illa ki dediğini daha sonra daha iyi anladım.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder