Okula gitmek benim için tatil demekti, biraz kendime vakit ayırmak biraz da başka bir çevrede yaşamaktı. Geceleri rüyalarıma girerdi. Okula gideceğim geceyi mutlaka uykusuzluk ölçüsünde yarım yamalak uyuyarak geçirirdim.
Şimdiki dertlerim, belki oburluğum belki de o günlerdeki "eksikliğimden" kaynaklanmış olabilir diye düşünüyorum... dediğimde bir arkadaşım, o zamanı kullanarak şimdiki hayatını rasyonelleştiriyor olabilir misin dedi.
Benim anlattığım bir hikaye, arkadaşımın yorumu da başka bir hikaye...bu iki "hikayeyi" anlatarak size başka bir hikaye daha anlatmış oluyorum aslında... Okuyanlar da başka başka yorumlar, kendilerinden yola çıkarak başka hikayeler anlatabilirler.
Anlattığımız hayatlar, bizim hayatımız değil hatırladıklarımızdan, aklımızda kalanlardan, ilgi çeken yaşanmışlıklardan derlediğimiz ve kurguladığımız hikayelerimiz... Kimse, kimseye hayatını anlatmıyor, hepimiz birbirimize bir hikaye anlatıyoruz... Hayat çok karmaşık, çok etkenli, çok kişili, çok geniş zamanlı, anlatılabilir bir şey de değil. Biz hikayeler anlattığımız için kolay sanıyoruz, hayatımızı anlattığımızı sanıyoruz.
Otuz yıl önce, bir mülakata girmiştim, bir bürokrat bana "e anlat bakalım delikanlı, senin hikayen neymiş" demişti, üsluptan hoşlanmadığım için tedirgin olmuştum konuşurken... Onun hikaye dediği şey, bitirdiğim okullar, anam babam filandı tabii...
Çok hikaye anlatıyoruz, çok hikaye dinliyor, duyuyor, seyrediyor, okuyoruz...Hepsinden etkileniyor ve hikayelerimizi revize ediyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder