Pazar, Haziran 19, 2022

Tedailer

Yirmi yıl kadar olmuştur, milli kütüphanede çalışırken Abidin Dino'nun bir gazete yazısına rastgelmiştim, Kayseri'de kaldığı bir günden söz ediyordu, işte geldiği gün Kurşunlu Camii etrafında dolaşmış, gece  yakındaki bir otelde kalmıştı. Sabah uyandığında İstanbul'da uyanmış gibi hissetmişti, çünkü Mimar Sinan İstanbul demekti ve o manayı (ruhu) yaptığı camiyle Kayseri'ye taşımıştı. 

Dino sürgündeydi ve sıla özlemi çekiyor gibi gelmişti bana, yazıdan ilhamla günlüğüme yazmışım, "Ankara'da kimi cadde ve sokaklar o kadar hafızamda yer etmiştir ki, gittiğim her yerde oraların izini bulurum, benzetirim, şurası şuraya benziyor gibi gibi diye bakınır dururum... Hatırladıklarımız ve yaşadığımız yerler, bizi biz yapan bir membadır" falan filan...

Yazıya yukarıdaki kitapta yeniden rastladım, bağlamı benim hatırladığımdan biraz daha farklıymış, alıntılayım: "Her şehrin kendine mahsus bir uyanışı vardır. Paris'te uyanış Londra'nınkine benzemez ne de Moskova'nınki Atina'ya. Her şehrin kendine has tedaileri [çağrışımları] vardır (...) Kurşunlu Camii, İstanbul denilen terkibin  [bileşimin] bir işareti idi.(...) İstanbul neresidir diye soranlara Sinan'ın iz bıraktığı yerdir cevabını vermek doğrudur bence

Sinan'ın eserinin olduğu her yer İstanbul'dur gibi bir çıkarımı var... Doğrulanabilir bir şey değil, ama romantizmi güzel... Abidin Dino, İstanbul'u seyrederken-hatırlarken Mimar Sinan'ı, Ara Güler ahşap evleri, işçileri, balıkçıları görmüş... Veya Fatih Akın melodiler, tınılar, ritimler gördü-duydu...  

Bu çıkarımların yanlış ya da doğru olmasından çok bağlamını, zamanını, söyleyenini (kime karşı söylendiğini) ve iddiasını bilmek bana zihin açıcı geliyor... Abidin Dino, niye Mimar Sinan'ı  veya Ara Güler niye yoksulları ve keşmekeşi seçti-seçiyordu gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder