Pazar, Ocak 07, 2024

Kanun benim

Görsel, 1952 yılından, Bedii Faik'in yazdığı fıkraya Turhan Selçuk vinyet çizmiş... Olayı bilmiyordum ilginç geldi... Hatırlayanlar olacaktır, İnönü ailesinin büyük oğlu Ömer, cinayetle, arabasıyla kasten birini öldürmekle suçlanmış, kamu vicdanında inandırıcı olmayan biçimde beraat etmişti. Oğul İnönü suçluydu-değildi, birini öldürdü mü öldürmedi mi bilmiyorum ama siyaseten aklanamadı diyelim, Baba İnönü için itibar zedeleyici bir hikaye olarak kaldı...Benim duymadığım, Celal Bayar'ın oğlunun da bir kaza yapmasıydı, ölen olmamış ki, unutulup gitmiş... O dönemin manşet düşkünleri mutlaka bu kazayı da kaç zaman dillerine dolamışlardır. 

Ünlü birinin çocuğu olmak kolay iş değil, Ankara'da Balgat'ta, Erbakan'ın oğlunu üstü açık spor arabasıyla, kendi çevresinden genç kadınlarla gezerken görmüşlüğüm vardır, gürül gürül dolanırdı. Başkası olsa dikkatimi çekmeyecekken, ünlü birinin oğlu olunca hatırımda kalmış. Efe Özal ile aynı sınıfta değildim ama ortak bir ders almıştık, pahalı spor arabasıyla gezip tozmaktan pek derslere gelmemişti,  hoca kaç vermiş (ne kadar kayırılmış) merakıyla sene sonu notuna bakmıştım... Hoca için de bir sınavdı çünkü, ancak geçer not almıştı...

Popüler kültürde şımarık zengin çocuğu klişesi vardır, filmlerde romanlarda okuruz izleriz, ailelerinin itibarlarını kötüye kullanarak yaşarlar, hepsi hazcı, şımarık ve had bilmez çocuklardır. Gerçek hayatta mutlaka izdüşümleri vardır ama biz en çok o klişeye bakarak-iyi bildiğimizi sanarak o zengin çocukları hakkında karar veririz. Büyümek kolay değil, belki o çocuklar ebeveynlerine tepki gösteriyorlar, dikkat çekmeye çalışıyorlar. 

Çocukluğumdan beri şöyle şeyler duyarım, işte çok zengin birinin, büyük bir siyasetçinin oğlu trafik kazası yapsa ve birini öldürse hapse girer mi? Bunu soran aslında cevap beklemiyordur, "imkansız", "hayatta girmez" filan diye hemen ardından saydırır çünkü. Sanıyorum, ta Ömer İnönü'den gelen-kalan bir tortu ve önyargı bu... Yakınlarda ünlü bir futbolcu ölüme sebep olan kaza yapmıştı diye hatırlıyorum, kamuoyunda bir baskı oluşturulmuştu ama bir sonucu olmamıştı....ya da olmuştu da kamuoyuna yetmemişti. Tek tek bakıldığında her olay farklıdır, kaldı ki ayrıntılarını tam bilmediğim olaylar hakkında yorum yapmak istemem.

Algımızı, kararlarımızı, çıkarımlarımızı popüler kültürün düşünüldüğünden çok daha fazla etkilediğini anlatmak istiyorum. 

Popüler kültür, kanunlara inanmaz, parası olanın suçlanamayacağı kanaatini yaygınlaştırır. Pulp hikayelerle büyüdüğümüzden , elini kolunu sallaya sallaya dolaşan kötü adamların kanun koyucu kahraman eliyle infaz edilmesini sayısız kez izlemiş, okumuş ve hak vermişizdir. 

Yani kanun koruyucuları değil de kanun koyucuları severiz, o kanun koyucularla özdeşleşiriz. O şımarık zengin çocuğunu çat diye indiren, cezasını veren kahramanın yerinde olmayı, o kahramanı oynamayı çok ama çok istiyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder