Altmışların sonu, hadi bilemedin yetmişli yıllar olsun... Tolga, karşısında sevdiği kızı görünce afallıyor ve iç sesiyle "
Allahım düş mü bu" diyor. Çizgi romanda, düş, ne demek açıklamak için dipnot atılmış, "rüya" demek istedik, Tolga düş derken rüya demek niyetindeydi diye not düşmüş yaratıcısı Abdullah Turhan...
O yıllarda düş ve rüya eş anlamlılığı bilinmedik bir şey değil ama yine de ayrıca açıklama gereği duymuş, anlıyoruz ki "düş" o kadar da bilinmiyor veya bilinmiyor diye bir endişeye kapılmış Turhan, yeni bir sözcük beni/bizi kibirli göstermesin istemiş...
Bugünden bakınca lüzumsuz bir ayrıntı gibi duruyor değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder