Salı, Mart 05, 2024

Hayata dair öğrendiklerim

Bekir Ağırdır'ın bir yazısında rastladım, yapılmış bir araştırmaya dayanarak bir tahlilde bulunuyordu, meğer gençlerimizin yüzde yetmişi "hayata dair öğrendiklerinin kaynağı" olarak ailelerini gösteriyormuş. Algıda seçicilik, bu öğrenme meselesi beni oldum olası "hoplatır".

Her insan, altı yedi yaşından itibaren evinden ayrılıp okullara gider, öğretmenler, arkadaşlar ve kitaplarla karşılaşır. Saçma sınavlara, lüzumsuz rekabetlere girer, ödül ve ceza ile sınanır. Spor yapar, yenilir, kazanır vs. Televizyon, sinema, tiyatro ve edebiyat... tam tekmil popüler kültürün parçası olur, şarkılarla karşılaşır, aşık olur, güzel ya da yakışıklı olmadığını fark eder, ailesinin biricik evladı olmadığını öğrenir veya... Ergenlik nasıl zordur, nasıl...Sonra işe girersin, mesailer, amirler, memurlar... Of of ne çok şeyi içinize atarsınız. Durun daha interneti sayacaktım.

Ne öğrendiysem ailemden öğrendim mi... E peki

İnsan nasıl öğrenir, öğretmenlerinize rağmen de öğrenirsiniz, benim bir tane bile iyi bir edebiyat öğretmenim olmadı, onlara kalsaydım, roman okumazdım, okumak istemezdim. Veya ailem, yazı çizi işleriyle uğraşmamı hiç istemedi, şiddetle karşı çıktılar, demek istediğim direnerek de öğrenirsiniz, inat edersiniz... 

Ağırdır, muhafazakarlık göstergesi olarak yorumlamış o yüzde 70 oranını...

Ben biraz farklı düşünüyor ve inanarak değil poz yaparak böyle söylendiğini düşünüyorum, aksini düşünmek insanlara ayıp ve itibarsız geliyor, köksüz ve dejenere...O cevaba sığınıyorlar. Oysa insana bir şeyler öğreten veya öğrendiğini unutturan o kadar çok aktör ve mecra var ki... 

Neden internetten ve sosyal medyadan çok şikayet ediliyor, kontrol ebeveynlerin ve kendini onların ebeveyni sayan devletin-hükümetin kontrolünde olmadığı için...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder