Geçenlerde, yetmişli yılların çok satar bulvar gazetelerinden birini karıştırırken dikkatimi çekti. Öylesine bakıp geçiyor ve önemsemiyordum aslında, oysa önemliymiş, çizgiyle fotoğraf arasındaki sansürü etkileyen bir farkmış.
Yukarıda paylaştım, fotoğraftaki Seher Şeniz'in göğüslerinin ortasına yıldız kondurulmuş, kadınlar bütünüyle "çıplak" bile olsa o yıldızlar ihmal edilmez, her fotoğrafa mutlaka eklenirdi. Buna karşın, çizgiyle anlatılan-resmedilen her şey apaçıktı ve buna istisnaydı. O yıldızlanan, sansürlenen, gösterilmeyen göğüs uçları çizgilerle teşhir ediliyor, resmediliyordu. Samim Utkun'un ilüstrasyonundaki gibi...
Bugünden bunun nedenini anlamak mümkün değil, sansürcüler ve savcılar nezdinde bir şey çizgiyle anlatılınca "müstehcen" sayılmıyordu galiba... Biri hayal diğeri gerçek miydi, biri sanat diğeri pespayelik, biri "adult" diğeri naif miydi acebaa?
Bu tercihin ve çizgiye dair hoşgörünün şöyle bir sonucu oldu elbette, çizgili sanatlar ve özellikle çizgi romanlar, en az yarım asır boyunca erotizmin lokomotifi oldular...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder