Cumartesi, Ağustos 21, 2021

Ey Türk Gençliği!

Yıllar önce bir arkadaşımla  "insan kaç yıl genç kalabiliyor?" diye konuşmuştuk, mesele, bu kadar çok insanın gençlik pozu yapmasından çıkmıştı, kaçan gençliği kovalamasından, gençleşmeye çalışmasından, bu kadar çok gencin ihtiyarlar gibi düşünmesinden filan...

Bizim gibi toplumlarda insanın erken büyümek zorunda kalmasından, ailenin-toplumun-öğretmenlerin dayatmalarından, sınavlardan, rekabetten, yenilgilerden filan söz etmiştik.

Hep aklımdadır, Türkiye’de bir erkek bütünüyle özgür ve meydan okuyarak, sürüye katılmadan kaç yıl, ne kadar zaman genç kalabiliyor? Ya bir kadın?

Çok değil, bir ya da iki yıl, o da aralıklarla toplayarak, ancak o kadar genç kalabiliyor demiştik. Ancak o kadar... Kadınlar daha az, çok daha az…

2 yorum:

  1. Bizim kuşakta (79 doğumluyum) bu daha fazla hissediliyor çünkü arada kalmış bir kuşağız. Bizden önceki nesil bunu düşünmeyecek kadar yetişkin doğmuş, daha çocukluktan sorumluluk almış, çocukluktan yaşlanmaya başlamış, bizden sonraki nesil ise hep çocuk, akıl fikir hep “ben..”li cümleler peşinde. Arada biz böyle tam nereye ait bilemeyenler.. Bilmem yoksa her neslin ortayaş krizi benzer mi.

    YanıtlaSil
  2. Hepimiz dün ile yarın arasındayız, belki de imrenme ile azımsanma arasında...Arada kalma hali hep var, kendimizi tanımlayan bir ruh hali...ama sadece o kadar. Bizimkisi memleketler facia ve sıkıntılı psikolojileriyle bizi hep kendimizden feragat etmeye ve "biz" olmaya zorluyor. Neyse uzun hikayeler. Çok selam

    YanıtlaSil