Onu, 16 yaşımdayken kaybettim ama dehşetli bir hayatı olduğunu biliyordum, defalarca onu konuşturmaya çalıştım. Çocuksun, dedeni seviyor ve önemsiyorsun, yaşadıkları benzersiz geliyor veya "yazar" olmak isteyen bir ergen olarak gözünde büyüttükçe büyütüyorsun...
Üzerinden çok zaman geçti, olup bitene daha mesafeli bakabiliyorum ve buna rağmen bana ilginç geliyor... Dedemin hayatının 1915-35 yılları arasını bir gün mutlaka yazacağım.
Kurtuluş Savaşı sırasında 12-15 yaşları arasında bir grup askeri okul öğrencisi çocuk, Bursa civarında, muhtemelen bir Ermeni'nin metruk bağına sığınıyorlar. İstanbul'un işgali sonrasında askeri okuldan firar etmişler... Başlarındaki subay, tamamı annesiz ve babasız olan çocuklara "her ne olursa buradan çıkmayacak, ben dönene kadar bekleyeceksiniz" diye emrediyor.
Dedem, aylarca o bağda, korkarak, sadece üzüm yiyerek, gizlenerek, bekleyerek, vakit geçirdikleri anlatmıştı.
Fotoğraftaki askerleri görünce dedemi yadetmiş oldum.
Benim dedem de Kanal harbinde çölde geçen hayatını anlatırdı ara sıra.. hatta kendi idrarını bile içmiş çok susuz kalınca.. mekanları cennet olsun.. bunların kesinlikle yazılması ve anlatılması gerekiyor..
YanıtlaSilCok dogru.Saygiyla anmali ve unutmamaliyiz bize yapilanlari ve onlara karsi onca yoklukla karsi duranlari
YanıtlaSil