Perşembe, Haziran 17, 2021

Türk dizileri neden seviliyor?

Türk dizilerinin yurt dışında gördüğü ilginin sebebini "bilmiyorum", bana kalırsa bilmek de kolay değil, Latinler, Araplar, Slavlar aynı nedenlerle seviyor olabilirler mi, bence tek bir cevabı yok bunun... Eski bir akademisyenim, izleyicilerle alımlama çalışmaları yapılmadan kolay kolay yorum yapılamaz gibi geliyor bana. Evet, uzun ve ucuz olmamız, başlangıçta yayılmamızı kolaylaştırdı ama ilgi sadece bununla açıklanamaz durumda.

Aslolan hikayedir, bir yerden dokunuyoruz diyelim ama  bu dokunma, bir üretici olarak yapmak veya varmak istediğimiz yol ve amaçla da ilgili olmayabilir… Bir süre önce Koreliler ve onlara çalışan profesyoneller, senaryo tarzımın Korelilere çok benzediğini söylediler, tesadüf sandım, bir yorum saydım ama aralıklarla duyunca-tekrar edince şaşırdım. Çünkü özel olarak türün meraklısı ve izleyicisi değilim, denk düşerse izlerim, her gün film ya da dizi izleyen biri olarak yılda on tane bile izlemem, o kadar az yani…

Biz bir şey yaparız, ama o üretim, bizim istediğimizden çok daha farklı biçimde anlaşılabilir demek istiyorum... Aynı hikayeyi farklı sınıf ve etnisitelerden insanlar seyrediyor ve farklı farklı anlamlandırıyorlar. Popüler kültür, çok kolay anlaşılabilir bir şey değil. Biz, western filmlerine "çok erkek" deriz ama moda olduğu altmışlı yıllarda Britanya taşrasında filmlerdeki kahramanların meydan okuyan taraflarını genç kadınlar ilham verici ve  radikal buluyorlarmış veya ne bileyim, Kızılderililer o filmlerin ilk yarısını seyredip sonrasını izlemiyorlarmış... Hep verdiğim bir örnektir, filmin ikinci yarısında yenildiklerini biliyorlar çünkü.

Konuşurken deriz ki asıl mesele, hikayenin insanlara ilginç, iyi ve farklı gelmesidir, geliyor ki seyrediliyoruz...Onun dışındaki her cevap, kolaycılık oluyor, ben size en az on ayrı cevap verebilirim, ama her birini yanlışlayacak şeyler de söyleyebilirim.  Geçen biri bana bir yorum yaptı dedi ki, bizim kahramanlarımız tek bir duyguya indirgenerek istifleniyorlar, o yüzden başarılılar, uzun uzun anlattı... Doğru değil dedim.. Zanaat olarak tek duyguya indirgemek veya finaldeki tek etkiye odaklanmak doğru hamleler olabilir ama bizim diziler o kadar uzun anlatılıyor ki... hiçbirisi tek duyguda kalamıyorlar, finalden çok süreç veya yolculuk öne çıkıyor mesela...

Bir Rus seyirci, Türk dizilerinde karakterler sinirlenince eşyaları kırıyor dedi, çok saçma filan diye ironi yaptı... ben fark etmemiştim... zanaat kısmıyla ilgili söylüyorum, insana şiddetle eşyaya şiddet arasında sansürle ilişki çok farklıdır. Ben ebeveynlerden de öğretmenlerden de dayak yemiş bir kuşaktan geliyorum, oysa bugün ekranda dayak yiyen çocuk gösteremezsiniz... Hem correct bulunmaz hem de orta sınıflar tepki gösterirler...Eşya kırmak, senaristin etki olarak bulduğu bir cevap olabilir... Veya diyebiliriz ki, Türkler cana geleceğine mala gelsin filan der ama aslında tersini yaşarlar. Hatırlayın Gezi'de onca insan öldü, onu değil de mala gelen zararı ziyanı konuştu siyasetçiler... Bilemiyorum, belki eşyaya zarar verildiğinde kırıp döküldüğünde reyting yükseliyordur. 

Rus seyirci yorumunu neden anlattım, ben senarist olarak bu durumun farkında değildim. Yazdığınız işin nereye varacağını bilemezsiniz derken dediğim bu... Popüler kültür eleştirisi bence kolay yapılıyor, çok ezberden gidiliyor, bakın size şöyle bir soru sorayım, diyelim ki Devlet Bahçeli bir diziyi beğeniyor ve izliyor... O dizi, sağcı mı demek sizce... Mesela bugün bir mafya lideri, muhalif referanslarla konuşuyor, insanlar şaşırıyor, gülüyor, mizahını ve parodisini yapıyor, solcu oldu deniyor, o adamın konuştukları, anlatım dili ve jestleri, referansları dizilerde var mı, yaşıyor mu? Popüler kültürün nereye sızdığını, nasıl bir etki yaptığını bilebiliyor muyuz? Bence bilmiyoruz, korkmaktan, endişe etmekten veya küçümsemekten başka bir söz etmiyoruz. Biz, bizi bilmiyoruz, başkalarını kolay kolay bilemeyiz gibi geliyor bana… 

[Aynı soru için biri akademisyene diğeri bir gazeteciye verdiğim iki ayrı cevabı harmanladım.]

1 yorum:

  1. Ben pek dizi izlemiyorum.. bana hepsi benzer geliyor.. bir konu tutulursa hemen benzerleri yapılıyor.. senaryo yazarına fikire pek saygı yok sanırım. bir de dikkat ettim dizilerde çok çocuk var.. ayrılan eşler, mağdur olan çocuklar çok ilgi çekiyor galiba.. dizilerde genellikle erkekler bağırıyor, sert kişilikler, kadınlar ise hep ağlıyor, mağdur kişiler.. bizim insanımız mağdurları seviyor sanırım.. bizde konular elli seneden beri beş ana fikirden fazla değil gibi geliyor bana.. dizilere eşim bir ara meraklıydı, neyini seviyorsun bu dizilerin dediğimde bazı dizilerde giyilen kıyafetleri beğendiğini, bazılarında da kadınların entrikalarının ilgisini çektiğini söylemişti.. sanırım o da bıktı artık, ama şimdi survivoru bir dizi gibi izliyor..

    YanıtlaSil