Pazartesi, Nisan 19, 2021

Kötülük Oyunu

Uzun zaman oldu, üniversitede asistan olarak çalıştığım sırada, tanıdığım bir iki çizgi roman sever genç ziyaretime geldi, yanlarında da "çok çok iyi" olduğunu düşündükleri bir çizer var, uzaktan biliyorum, bahsi de geçiyor... Hasbihal ettik, çizer çocuk, bu işten maddi kazanç sağlayamazsa artık çizmeyeceğini filan söylüyor, kederle karışık bir öfke gösteriyordu, ben de ona moral vermeye çalışıyor, bir çare arıyor, uzuun uzun konuşuyordum. Kim olsa yaparım da, çalıştığım yere gelip bana anlattığına göre yardım da istiyor diye düşünüyor, sorumluluk duyuyordum. 

Ayrıntısına girmeyeceğim, meğer o çizer çocuk, benimle oyun oynuyor, kafa buluyormuş, hani beni konuşturuyor, manipüle ediyor, kendince "kötülük" oyunu oynuyormuş. Yanındaki sevdiğim çocuklar, bunu fark etmişler ama o an söyleyip, beni "infilak" ettirmemek için susmuşlar, birisi bana sonradan anlatmıştı, boşuna üzülmekten, nafile konuşmaktan dolayı şaşırmış sahiden de çok sinirlenmiştim. Anlayamamıştım, bir insan bunu niye yapar diye çok düşünmüştüm.

Yine o yıllarda sevdiğim bir öğrenci grubu vardı, bize gelip giden, okuyan konuşan hatır sayan, hatırı olan... Bir gün aralarında oynadıkları bir oyunu anlatmışlardı, bu kötülük oyununun hemen arkasından duyduğum için olabilir, feveran etmiştim. İşte meşhur şişe çevirme oyununu tornistan etmişler, biraraya gelip hevesle oynuyorlarmış... Yerde çevrilen şişenin ucu, kader kısmet, artık kime gelirse, taraflar birbiri hakkındaki gerçek fikirlerini söylüyormuş filan...sen şöylesin, sen böylesin... Yalan söylüyorsun, sen aslında şundan nefret ediyorsun... Bir gün şöyle demiştin şu bu... Dedim nasıl ya, güya samimi olmak, güya sahici olmak adına...şaşırtmak, şoke olmak, kızdırmak şu bu... 

Nedir bu? Ergen hoşnutsuzluğuyla yaptıklarını sahici bir gösteri sayıyor olabilirlerdi, o zamanın deyişiyle duyar kasan insanlara nanik yapmak istemiş, dünyanın riyakarlığı ifşa etmek istemiş  olabilirlerdi... Eğlence diyelim. Bazısı yaptığının ayıplandığını bilerek "hadi dedikodu yapalım" der ya belki onun gibi bir şey sayılabilir. 

Anlıyorum ama katılmıyorum denir ya ben öyleyim, varılan yeri ve harcanan enerjiyi de çok anlamıyorum. 

Bazen bu kötülük oyunuyla karşılaşıyor, ister istemez o günleri hatırlıyorum, bunca sene sonra bunun bir ergen hallenmesi olmadığını, ergenlikle sınırlanamayacağını öğrendim tabii... Konuştuğum bir psikiyatrist bunu "büyüme(me)" meselesi gibi yorumlamıştı. Daha sakin ve mesafeli bir yorum yapmak durumunda kalsam, dünyayla başetme yöntemi derdim, hayatta (ayakta) kalma antrenmanı... Yine sevmiyorum ve sevemem o ayrı... 

2 yorum:

  1. Egoyu eskiden aldığı yaraları başkası üzerinde tekrar ederek korumak. Yani kurban konumundan kendini ancak katil konumuna geçirerek kurtulabileceği yanlış algısı...
    Bullying (zorbalık) hakkında yapılan araştırmaların geldiği dayandığı nokta genelde zorbanın kendi egosunun çok ciddi zedelendiği zorba davranışına maruz kalışı oluyor. Aslında politikacılarda da sık gözlemleniyor.. Mazlumluğunu öne sürerek bir yere gelip sonra etrafa öfke alevleri saçmak.

    YanıtlaSil
  2. Katkı için teşekkürler

    YanıtlaSil