Pazar, Ocak 14, 2024

Sinema önünde

Çocukluğumda sinema önleri çocuk ve ergenlerin uğrak yeri gibiydi, eski kitapçılar, ellerindeki çizgi romanları takasa gelmiş bebeler, erotik dergiler satan abiler, kader kısmetçiler, çeşitli seyyar satıcılar filan özellikle pazar günleri toplaşırdı. Hiç görmediğim kitaplarla karşılaşılacağımı düşünerek merak ve heyecan içinde çizgi roman değiş tokuşu yapmaya giderdim. 

Sinemalar sadece değiş tokuşun değil ufak çaplı kumar oyunlarının yapıldığı yerlerdi. Arada polis gelirdi, polis gelecek diye korkardık, zaten evden gizli saklı gelmişiz, üstelik okulda öğretmenler "sinema önünde görülen" öğrencileri illa ki pataklıyordu. Endişeli ve ürkektik, cesaret gösterdiğimiz için oralarda olmak bize enikonu serüven gibi geliyordu.

Yukarıdaki fotoğraf sanırım 1940'lı yıllarda bir kahvede çekilmiş, alelade ve şıpın işi bir kumar oyunundan... Hayatımdaki ilk kumar oyunlarına sinema önünde rastgeldim. Buna benzer bir şeydi ama adı ne derseniz hiç bilmiyorum. Kılıç mıydı ki? Bul karayı al parayı mı? Benim kağıt oyunlarına hiç ilgim olmadı, arkadaş arasında bi şeyine oynanan şeyler dışında değil kumar hiç kağıt oynamadım desem yeridir, hakkaten bilmem de, on sekizimi geçince büyüdüm artık diyerek bir süre kahvede arkaşlarla oturdum ama oralar bana göre değildi. Diğer yandan kumar oynayanları seyretmeyi severdim... mimikler, jestler, küfürler, pozlar, konuşmalar bana ilginç gelirdi, bazen filmlerde ağır ağır oynanır ya... benim seyrettiklerim hep hızlıydı, çat çat... ya da bana öyle geliyordu. 

Herkese anlattığım ve sinema önlerinden başka bir yerde görmediğim bir tür kumarımsı oyun vardır, yine anlatayım, yere konan çizgi romanlar altına yerleştirilen bir taşla hafifçe yükseltilir ve belli bir mesafeden kitabın üzerine bozuk para atılırdı, eğim yüzünden para kayardı ama para o kitabın üzerinde kalırsa, o paraya kitabın sahibi olurdunuz. Kitabın üstüne atayım derken kenara düşen, tutturulamayan bozuk paralar kitabın sahibine kalırdı. Kitaplar üzerinde para tutmasın-kalmasın diye ayrıca cilalanırdı filan. Tabii ki bu oyunu hiç oynamadım ama yine epey seyrettim. 

Satılan ve takas edilen çizgi romanlar, hiç bilmediğim ve seyretmek istediğim film afişleri ve lobiler, erkek dergileri, hiç duymadığım küfürler, cuara içen haylazlar, deliler, tespih ve sustalılarıyla serseriler filan... laf uzamasın sinema önleri  bana "Alice Harikalar Diyarında" misali fantastik geliyordu. Başdöndürücü...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder