Cumartesi, Kasım 28, 2020

Karalama Defteri


İnternete yüklemişler, yeni gördüm, Doğan Hızlan'la Karalama Defteri programında konuşmuştuk...

Doğan Hızlan’ın programı, pandemiden hemen önce, mart ayının başında son kez İstanbul’a gittiğimde çekilmişti. İstanbul’a gitmemek için sahiden direnirim, günübirlik gider, akşamına dönerim. Böyle olunca haldır huldur koşuşturarak, bir yerden bir başka yere giderek iş tamamlamaya çalışırım. Bu programın çekildiği gün İstanbul’da dokuz saat kalıp, çekim dışında üç yapım şirketiyle görüşmüştüm. Programa bakarken o koşturmacam geliyor aklıma…

Hızlan, her kitabımla ilgili mutlaka bir şeyler yazdı, ilkini o kadar da beğenmemişti ama ilgisini hiç kaybetmedi ve hakkımda hep bir şeyler demek istedi. Hatta on beş yılı geçti, Hürriyet’te birlikte çalışmayı da teklif etti bana, tabii ki gitmedim. Hayallerimde ne İstanbul oldu ne gazetecilik…

Programına üçüncü ya da dördüncü defadır katılıyorum. İnsan aralıklarla karşılaşınca mukayese ediyor, artık çok yaşlanmış, ufalmış, ağırlaşmış buldum, zor yaşlarda… yine de bu son randevudan aklımda kalan bir şeyi paylaşmak istiyorum, beni avluda gördü, merhaba bile demeden, pat diye, benimle Mithat  Cemal Kuntay’ı konuşmaya başladı, hiç abartmıyorum, sonra başka yazarlar, gazeteciler… Nasılsınız bile demedi, iştahla, hatırladığı maziyi konuştu, bir yaşıtıyla konuşur gibi… Hızlan’ı en çok bu konuşmadaki coşkusu, anlatma ve konuşma iştahıyla hatırlayacağım, bunu anladım.

Link
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder