Osmanlı hanedanından, devletin son veliahtı ve yeni cumhuriyetin son halifesi olan Abdülmecid'in ressamlığı vardır. Resimlerinde fotoğraf kullandığı da bilinir, kimi resimlerinin altına ya da arkasına faydalandığı fotoğrafları iliştirirmiş. Kullandığım resme referans olan asıl fotoğraf aşağıda... Bir iki jest hariç fotoğraftan birebir faydalanılmış... yine arşivlerden anlaşılıyor ki, resimdeki pek çok ayrıntı, yine başka fotoğraflardan seçilmiş, eklektik biçimde istiflenmiş.
Ressamlar çalıştıkları mecraya bağlı olarak çeşitli biçimlerde bir görsel arşivden faydalanır, model kullanırlar filan... Çoğu sanatçı bu kaynakları mahrem sayarak gizleme yoluna gider. Bu bakımdan Abdülmecid Efendi kaynaklarını açıklaması bakımdan cesur ve ilginç bile sayılabilir. Kimseye hesap vermek zorunda olmadığını atlıyor değilim.
Resme, resmin fotoğrafla kurduğu ilişkiye dönelim, gazete-dergi ressamları zamana karşı yarıştıkları için bu türden bir motamotun ya da fotoğraftan çizgiye aktarımın çok üstünde durmaz, normal sayarlar. Kabaca söylüyorum, "herkes yapar" diyerek mesleki olarak normalleştirir, yaptıklarını zamansızlığın kaçınılmaz bir sonucu olarak görürler. Abdülmecid Efendi, tekniğin-teknolojinin olanaklarıyla yeniden üretilen ve biçimlendirilen bir çağda "sanat" yapıyor, herkesin kullanamadığı fotoğrafı resim sanatı için araçsallaştırıyor. Fotoğraftan faydalandığı için nasıl bir sanat ve özgünlük algısı vardı acaba... nasıl sorunsallaştıyordu onu merak ediyorum. Veya kendisini, üslubunu nasıl tanımlıyordu?
Tum paylaştıklarınız ile ilgili ilk defa sizden bilgi almis bulunuyorum. Evet birtakım jestler farklılıklar bariz, fakat benim en çok dikkatimi çeken, fotografin orijinali ile yaptığı resim arasındaki başka bir farklılık oldu. Dikkat edince, tablodaki arka plan, cok daha fazla Osmanlı figürüne sahip, oysa orijinal fotograf daha Avrupailesmis bir mekanda. Bir mesaji olmalı belki de Abdülmecidin. Siradan bir gözün amatör bir yorumu olarak eklemek istedim.
YanıtlaSilharika bilgiler edindim teşekkür ederim
YanıtlaSil