Sabah karla uyanınca hevesle kalktım, ofise giderken, akşamdan kalma bir torba çöp de vardı, aldım çıktım.. Çöp konteynerine atarken bir ses... Karşıdaki apartmandan bir amca, pencereyi açmış bana sesleniyor, ayar veriyor: "Arkadaşım, o çöpler akşam atılır, sabah atılamaz" Hiç cevap vermedim, mantıklı değil çünkü, amca eve kapandığı için sinirli... gergin... "yer arıyor". Tamam dedim sadece. O hala konuşuyordu, yok belediye yasaklamış, saati varmış şu bu...
Negzel kar yağıyordu, hiiç durmadım, yürüdüm. Ordan eczaneye girdim, aa, hastalık korkusuyla... tezgahın önünü tavandan aşağıya naylonla kapatarak kendilerini tecrit etmişler, garipti ama güzel olmuş dedim, iyi yapmışsınız. Alacağımı alıp Halit Ziya'dan yukarıya doğru yürümeye başladım.
Negzeldi kar... saksağanlarda bir neşe, bir gürültü...
Ofiste yeni gelen kitapları dallarken... bir arkadaşım aradı, virüsün kağıtlarda dört ya da beş gün yaşadığını söyledi. Eldiven giymeliymişim.
Açıkçası kitapları kolonyaya mı bassam, çamaşır suyuyla mı yıkasam bilemiyorum. Çok sıkıntılı bir durum. İnşallah bir an önce biter de hepimiz kurtuluruz.
YanıtlaSil