Perşembe, Eylül 15, 2022

Milli Resimli Romanlar

Yetmişli yılların ortasında sağcı basın-yayıncılar, çizgi romanla ilgili millici iddialarda bulunmaya başlıyorlar, gördüğüm-okuduğum ilk örnek olduğu için paylaşayım istedim,  doksanlı yılların ilk yarısına kadar süren bir akım denebilir buna... Milli Sinema ya da Milli Edebiyat gibi, çizgi romanın millileştirilmesi, çizgi romanın mücadelenin bir aracı olarak yeniden konumlandırılması gibi bir niyetleri var. Geniş bir etkiden çok, arayışlardan, iddialardan, tek tük örneklerden söz edilmesi gerekiyor elbette.

İleride daha uzun ve detaylı yazmak istiyorum, kısmen değineceğim. Ülkenin politize olduğu bir dönem, hemen her şeye siyaset odaklı bakılıyor. Sadece sağcılar değil solcular arasında da çizgi romanı Amerikan emperyalizminin bir parçası olarak görme fikri tam o dönemde günbegün güçlenen bir klişeye dönüşüyor. Altmışlı yılların sonunda Refik Erduran ile Turhan Selçuk arasındaki bir polemiği hatırlıyorum mesela. Abdülcanbaz'ın ulusalcı bir kahramana dönüşmesi ve siyasi iddiaları falan yine o yıllarda başlar. Hakeza Dorfman ve Mattelart'ın Disney eleştirisinin popülerleşmesi...

Yukarıdaki önsöz Genç Osman-Han Buyruğu isimli iki çizgi romanı bir araya getiren kitaptan (1976?, Otağ Yayınları) ... Çizgi romanın nasıl anlaşıldığından söz edip, nasıl kullanılması gerektiğini anlatıyor. Sadi Yaver Ataman'ın yazdığı Genç Osman'ı Hamit Yüksek çizmiş, Mehmet Taşdiken'in yazdığı Han Buyruğu'nu ise Hasan Karal çizmiş... İkisi de erkekler arasında geçen tarihi savaş hikayeleri...Sert anlatılar, o sertlikleri nedeniyle bugün ancak +18 ibaresiyle yayımlanabilirler. 

Milli çizgi roman akımının çocuklar için örnekleri ise İleri YavruTürk (1977) dergisiyle denendi, Milli Eğitim'in, bakanlığın katkılarıyla çıkmış, enikonu başarılı bir denemeydi, CHP'nin iktidara gelmesiyle yayımının durdurulduğunu düşünüyorum. Doksanlı yılların başında Kültür Bakanlığı benzer nitelikte bir hamle yapmış, sağcı yazarların senaryoları reel çizgi roman çizerlerine çizdirilmişti. Kaba bir tahminle son otuz yılda yüzden fazla devlet yayını çizgi roman çıktı. 

Yarım asra yakın zaman geçti, Milli Çizgi Roman üretimlerine ve yoğunlaşmasına bakılınca  akla sadece Dede Korkut'un, Nasrettin Hoca'nın, Ömer Seyfettin'in, Oğuz Kağan'ın falan geldiği, özgün bir hikaye çıkarılamadığı, hele çizgilerin "arak" ve sevimsiz olduğu, okur nezdinde zerre ilgi yaratılamadığı görülebiliyor. Yani siyasetçi ve bürokratlar doğru bir iş yaptıklarını düşünerek para harcatmışlar, üreticileri hemşerilikten, sağcılıktan, hempalık ve yarenlikten girip iş üretip para kazanmışlar. Çıkan kitaplar da genellikle bedava dağıtılmış. 

İşin nereye vardığını bir kenara koyuyorum, başlangıçtaki iddia ve enerji bana ilginç geliyor. Genç Osman-Han Buyruğu örneğin, muhtemelen düşük telifle çizilmiş, daha önce hiç bu kadar yoğun çalışmamış iki genç çizerin elinden çıkmış, göz alıcı değil çizgileri, ardışıklık sorunları mevcut ama işin içindeki heyecan yüksek ve sırf o nedenle dikkat çekici. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder