Bir polis memuru, kendisini aldatan karısıyla aşığını, konuşmak için çağırdığı karakolda öldürüyor. Gazetelerin adlandırmasıyla "çifte" vurgusu bu iki cinayetten ileri geliyor.
Kadının aldatması, zina, tutku ve kıskançlık cinayeti olması gazetelerin iştahını kabartıyor.
Üstelik, savaş dolayısıyla sansür var, bu tür cinayet haberleri hiç yayımlanamıyor... E savaş bitince, gazeteler kıtlıktan çıkmış gibi yumuluyor cinayet haberlerine... Abartıyor, kanırtıyor... tefrika gibi olup biteni sündürüyorlar.
Ne zaman cinayet olsa, gazeteler çok satıyor çünkü..
Kuruçeşme Çifte Cinayeti'nin ilginçliği, ahalinin mahkemeye gösterdiği yüksek alaka... Katile mahkeme öncesinde ve sonrasında büyük bir rağbet gösteriliyor, cinayeti haklı bulan/sayan tezahüratlar yapılıyor. Halka kalsa, katilin yaptığı meşru bir eylem ve ceza görmemesi gerekiyor. Neyse ki, hafifletici unsurlar da olsa, katil ağır bir ceza alıyor.
Sebük, dava sırasında dört ayrı savunma hazırlamış, edebi tarafları olan, kanunu ve "cemiyeti" bilen bir üslupla konuşmuş... Nasıl konuşuyordu, hatipliği nasıldı bilmem ama metni kendini okutuyor.
Kitabın sonunda bir dipnot koymuş, asıl iç gıcıklayıcı tarafı o, aşağıdaki görselde de görebileceğiniz bir itirafta bulunmuş...
Yahu diyorsun ne sırrı?
kitabın bir kopasını almam mümkünmü ? birde bu davaya nasıl ulaştınız_?
YanıtlaSilGörselden fark etmiş olmalısınız, bu bir kitap(çık), arşivlerden-kütüphanelerden ve hatta sahaflardan ulaşılabiliyor, satılıyor
YanıtlaSil