https://www.deviantart.com/owlyjules/art/Meeting-a-new-friend-813035976 |
https://www.deviantart.com/owlyjules/art/Inktober-2019-day-15-816981069 |
https://www.deviantart.com/owlyjules/art/Inktober-2019-day-22-817745988 |
https://www.deviantart.com/owlyjules/art/Inktober-2019-day-31-818770670 |
https://www.deviantart.com/owlyjules/art/Inktober-2019-day-12-816779327 |
https://www.deviantart.com/owlyjules/art/Good-omens-A-goose-encounter-815172870 |
Size bir şey danışmak istiyorum. Eşim üst düzey tasarımcı, ben de daha çok başında bir yazan kişiyim. Bazen sanat hakkında konuşuyoruz. Bu sabah tasarımla yazın sanatı arasındaki farkları konuşurken, konu estetik algıya geldi. Eşim tasarımın %80 eğitim ve deneyim, %20 yetenek olduğunu düşünür hep ve bana altın oran gibi bazı teknik konulara bağlı kaldığın sürece "güzellik"i yakalayabileceğini (ama tasarımın sadece güzellik değil, ondan bile fazla "işe yararlık" ve "felsefi fikir" olduğunu söyler) belirtti. Ben yazı sanatında buna inanmıyorum yani güzellik anlayışı mutlaka herkese göre değişir ama tasarımdaki gibi ortak bir "kalite" ya da "iyi tasarım" anlayışının bu kadar evrensel bir güzellik anlayışının yazın sanatında olmayacağını çünkü teknik anlamda mesela altın oranın ya da yazınsal güzellik ölçütlerinin çok belirli olmadığını düşünüyorum. Dolayısıyla bence yazınsal güzellik son derece açık uçlu, tamamen öznel.. Herkesin okuduğundan farklı tadı alması gibi. Ama tasarımda, resimde, görsel iletişimde bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz, güzellik kriterleri nedir?
YanıtlaSilMerhaba, doğrusu kolay cevaplanacak bir mesele değil. Eşiniz güzel anlatmış, ben de bu tür oranları dinlemeyi ve üstüne düşünmeyi seviyorum. Özellikle Amerikalılar veya yüzdelerle reçeteler-formüllerle netlikleri seven insanlar bu tür iddialarda bulunuyorlar. Hiç birine yanlış ya da doğru diyemem. Güzellik ya da daha geniş anlamıyla estetik tek bir biçimde anlaşılamaz. Herkes klasiklerden söz ediyor ama zamana bağlı olarak klasikler de değişir. Sanatın, edebiyat ya da tasarımın popüler kültürle, piyasa talepleriyle ilişkisi sürekli değişir, ürünler yeniden ve yeniden üretilirler. Dolayısıyla "Altın Oran" denen şey de değişir, sanatın sabiti olamaz, gelenek denir mesela... Lütfen şunu düşünün, her gelenek birazcık ama birazcık yorumlanıyorsa gelenek diye aklımızda sabitlediğimiz şey dahi her dönem değişir. "Altın Oran" var demek de yok demek de yanlış bu yüzden. O oran sabitlenemez. Sabitlense pek çok insan mutlu olacak...Farzediliyor. Bu kadar tepki, konuşma, yok sayma, yüceltme boşuna değil... Bence siz, edebiyatta var ya da yok demekten önce bu "Altın Oran" mitini daha fazla sorgulayın, sorgulatın...Eşinize selam, kolaylıklar
YanıtlaSil