Cumartesi, Kasım 16, 2019

Hugo


 
Çizgi Roman: Kariyerimin henüz başlangıcında çizgi romanla ilgilenmeye başlamıştım. Desen konusu ilgimi çekiyordu: Resimlerle anlatmak, çizgi romanda yazıyı ve diyaloğu kullanmak. Aslında çizgi romanla büyüdüm diyebilirim çünkü benim zamanımda çizgi roman tanıdık bir eğlenceydi.

Gördüğüm en büyülü yer: Fantezilerimde ve dünyamda, Batılı eğitimim nedeniyle belki de, İrlanda’ydı.  Muhtemelen modern hikâyeleri, Yeats şiirleri,  James Joyce’un İrlanda’nın fantastik dünyasını anlatan; küçük yeşil adamlarla, konuşan taşlar ve yapraklarla süslü hikayeleri nedeniyle böyleydi. Bu hikâyelerde bütün Kelt dünyası aktiftir: taşlar konuşur, gökler konuşur, otlar ve hayvanlar... hepsi de önemlidir. İrlanda’ya, işte tüm bunları görmeye gittim.

Mezarlıklar: Bence o kadar da uğursuz değiller, biraz karanlık biri olduğum için belki de. Ayrıca  karga da benim çok sevdiğim bir hayvandır.

Corto Maltese: Ona aşık olacak ya da ondan nefret edecek bir noktaya henüz ulaşmış değilim, bu bir sempati ve dostluk ilişkisi. Hayatımın şu döneminde kendimi Corto Maltese ile beraber kalmak zorundaymışım gibi hissediyorum. İrlanda’ya geliyorum ve Corto Maltese burada; Danakil’e gidiyorum, Corto Maltese orada; Venedik’e gidiyorum....Nereye gitsem orada ve Corto Maltese’nin yaptıklarından başka bir şey yapamıyorum.

Venedik’te yaşıyorum: Burada sinema olasılığı pek yok, kendimi bana yakın olan şeylere adadım. Venedik sizi düşündüren, dolaşmaya çıkartan ve sokaklarda yürüten  tarzda bir sanata sahip. Bu nedenle Roma’daki gibi Cinecitta’ya sahip değilim ama  fantezi dünyamı besleyen kanallara ve çok güzel bir kente sahibim.

[Hugo Pratt'la, hayatının son günlerinde, 1995'te yapılan bir söyleşiden]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder