Pazartesi, Kasım 25, 2019

Bilal


[Bilimkurgu ve türler] Bilim kurgu terimi beni biraz sinirlendiriyor. Edebiyat alanında her türden etiketlemeye, kodlamaya ve sınıflamaya karşıyım. Jules Verne, George Orwell ve H.P. Lovecraft’ın ya da aynı şekilde Baudelarie, Kafka ve Poe’nun dünyaları arasında yıkılamayacak kadar sağlam engeller olduğu kanısında değilim. Bence türler arasındaki sınırlar gittikçe ortadan kalkmakta. Sürekli daha fazla sayıda yazar ister roman yazıyor olsun ister felsefe eserlerinin dokusuna geleceği katıyor. Öte yandan çocukluğumdan beri sıkı bir bilimkurgu okuru olduğumu da belirteyim. Bilim kurgu bana dünyayı içinde bulunduğu kozmik boyutta gözlemleme fırsatı verdi, dünya hakkında diğer yaşam biçimlerinin olası yaşam şekilleri ve insanoğlunun durumu hakkında sormakta olduğum sorularımı biçimlendiren küresel bir görüşe sahip olmamı sağladı.

[Sinema] Çocukluğumdan beri hayal gücümü harekete geçirir sinema. İlk gençlik yıllarımda yapmayı hayal ettiğim şeylerle bir paralellik kurduğum ve kendime yakın bulduğum bu sanat dalından çok etkilendim. Sinema hem fazlasıyla ilgimi çeken hem de aynı ölçüde ulaşılması zor bir şey olarak göründü bana. Bu yüzden çizmeye başladım, evde tek başıma özgürce sinema yapabilmemin bir yoluydu benim için.

[Çizgi roman ve Sinema] İkisi birbirinden çok farklı dünyalar. Sinemanın kendisi kısıtlamalardan başka bir şey değil zaten. Bir çizgi roman yarattığınızda yapım masraflarını, çekim yerlerini, malzeme ve oyuncuların maliyetlerini düşünmezsiniz. Her şey sınırsız bir özgürlüğü olan sanatçıya kalmıştır. Ama bu özgürlüğün içinde ipin ucunu kaçırma tehlikesi de yatmaktadır. Çizerler bu özgürlüklerini her zaman kontrol altında tutmak, dizginlemek durumundadırlar. Ama film endüstrisi değişim içinde. Dijital kamera gibi yeni aletler genç yönetmenlerin düşük bütçeli filmler çekmesine olanak sağladığı gibi bu insanlar seleflerinin hiç tatmadığı kadar büyük bir özgürlüğü de yaşamaktalar. Sanırım çok kutuplu bir sinemaya doğru gidiyoruz. Bir tarafta muhteşem gişe filmleri, diğer tarafta küçük bütçeli, neredeyse underground olarak nitelendirebileceğimiz ve çok ilginç şeyler ortaya koyabilecek bir sinema söz konusu olacak gibi (…) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder