Salı, Ekim 22, 2019
Yabancı
(...) Kurtuluş Savaşının önderleri, saray ve İstanbul hükümeti
tarafından o günün modasına göre Bolşevik sayıldı. Cumhuriyet rejiminin,
aşağıdan ve yukarıdan gelen feryatlarla yabancılığı ileri sürüldü. Şapka ve
smokin yabancıydı. Latin harfleri yabancıydı. Medeni ve ceza kanunlarımız
yabancı hukuk ideolojisini temsil ediyordu. Laiklik, devletçilik, halkçılık,
felsefede, ekonomide, politikada birer yabancı hüviyet taşıyordu. Cumhuriyet
demokrasisinin en iptidai unsurları bile yabancıydı. Lokomotifler, frijiderler,
radyolar elektrik ütüleri ve kaloriferler
yabancıydı. Bütün tercüme romanları ve her türlü eserler, mürekkepli
kalemler, yazı makineleri ve bütün sosyal kanunlardaki fikirler yabancıydı. Ziraatta,
sanayide, ticarette ve her türlü içtimai ve ekonomik faaliyetimizdeki hüküm
süren metot, teknik alet ve edevat yabancıydı. Fakat bütün bunları kabul ettik,
çünkü etmemezlik edemezdik. Dünün mahut modası yine geri gelmiş gibi görünüyor.
Evindeki mutfak eşyasından cebindeki para çantasına, sırtındaki gömleğe ve
kafasındaki bütün tefekkür malzemesine kadar her şeyi yabancı olanlar
utanmadan, kendi ellerindeki bir “yabancı ideoloji” damgası, önüne geleni
damgalamaya sözüm ona kirletmeye çalışıyorlar. Kendilerinden bir adım ileri
atan herkes ya haindir ya casustur, yani yabancı ideoloji güden eşhas-ı muzırradandır!
Bu öyle alçakça bir taktiktir ki, bu yüzden, bu taktiği kullananların
menfaatperest halk düşmanı birer şarlatan, birer siyaset madrabazı olduğunu
tarih daima ispat etmiştir (Esat Adil, Tan, 3.8.1945).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder