Pır pır pırlayan güvercin. Büyük ev. Reşat Nuri, bahçeye
açılan pencere. Zeyniler Köyü’nde Feride. Kasaba hikâyesi. Kavak yelleri ve
eski hastalıklar, usul usul küçük kıyametler ve balolar, akşam içilen rakılar.
Merhamet yağmurları, doktorlar, zabitler ve titreyen yapraklar, geceyle
gündüzün olmadığı edebi zamanlar. Rastlantıların, çilelerin, esrarlı hallerin,
melodramatik itirafların, yüksek teliflerin, halk ilgisinin ve çoksatar
romanların büyük yazarı. Düşkünlerin, bedbinliğin, hararetin, hakikatin,
muhitlerin ve mülahazaların, Homongolos’un ve Lamia’nın, feryadın, iniltinin,
uzak Anadolu’nun hikâyecisi… Yazarak yaşayan adamın güvercinleri, dolaşıp
durdular bizimle, gök bulanıkken azımsanarak, “Tefrikacı, geçelim o beyfendiyi,
hadi edebiyat konuşalım,” diyerek… Reşat Nuri, hem sonu hem doğuşu
romancılığımızın…
merhaba,
YanıtlaSilFeride'nin hikayesini ara ara kitaplıktan çıkarır okurum yeniden. Aydan Şener ve Kenan Kalav'lı dizi ise en sevdiğimdir ...
selamlar sevgiler