Perşembe, Eylül 05, 2019

Konuşma


Bu ay sonunda öykücülüğümüz hakkında bir panelde konuşacağım. Aslına bakarsanız bu tür ortamlarda pek olmak istemiyorum. Biraz kaçma arzusu var biraz da kendimi konuşacak kadar "uzman" görmüyorum. Bu konuşmayı da Pelin'i (Buzluk) kıramadığım için kabul ettim. Pelin, editör olarak deneyimlerimi paylaşmamı rica etti, bıdır bıdır bir şeyler anlattı. "Ha, bak onu yaparım" dedim ama sonra -hiç şaşmaz bir hisle- pişman oldum.

Uzun yıllar edebiyat editörlüğü yaptım ama jüriler, yarışmalar, alan içi rekabet ve gerilimler, hatta isimler derseniz inanın nedir, kimdir, niyedir bilmiyorum. Hal bu olunca hiç olmasam daha doğru olur gibi geliyor. İnsanın bildiği ve bilerek uzak durmayı seçtiği şeyler olabiliyor, örneğin çizgi romanla ilgili (akademik çalışmaları hariç tutarak) herhangi bir oluşumun içinde olmamayı tercih ediyorum. Herkesi kibarca reddediyorum.

Edebiyat, sinema ya da ne bileyim editörlük söz konusu olunca daha da geriliyorum. Çağrılmam ve konuşturulmam bile bana garip geliyor. Hiç konuşmuyor değilim ama orada da mantık, çalıştığınız yere katkı sağlamak olunca bir şeyler söylemek zorunda kalıyorsunuz. Yani demem o ki, az konuşsam ve işime gücüme baksam daha iyi olacak gibi geliyor... Zoraki konuşmacılığımı sevmiyorum... 

Bu kadar laf ettim, Ankara'da o tarihte olan olursa, o saatte hafif tertip gevezelik edeceğim. Duyurmuş olayım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder