Uyarı: Küfürlü konuşma kız... Ayıp, ne o ööle dostuyla
muamelede anlaşamamış fena evde çalışan kötü kadınlar gibi...Car car... (Atilla
Atalay, Menekşe İstasyonu).
Özet: Hasta olmasa doktor, kul olmasa tanrı, kötü olmasa
iyi, küfür olmasa iman olur muydu?.. Ölüm olmasa yaşamak? Nefret olmasa sevmek
olur muydu? (Sezgin Kaymaz, Geber Anne!).
Soru: Geçmişin büyüsü nereden geliyor? Uçup gitti diye
mi? Artık elinde değil diye mi? (Barış Bıçakçı, Herkes Herkesle Dostmuş Gibi...).
Manzara: Haliç, aşağılarda, sisli bir bahar sabahının
altında, erimiş gümüşlerin ırmağına benziyordu. Çok daha yakınlarda, ama gene
aşağılarda, birbirine paralel iki ana sokakta – ve bütün İstanbul, bütün Türkiye…
bütün dünya sokaklarında– insanlar, şuuruna varsalar da, varamasalar da,
mutlulukları veya geçimleri, yâni sefil güvenlikleri peşinde koşuşup duruyorlardı
(Tarık Buğra, Firavun İmanı).
Göl Saatleri: Ahmet Haşim’in çok bilinen şiirinin adı.
Haber: “Mardin’de, Emir hamamının damında otlamakta olan
bir eşek camlı kubbenin çökmesi üzerine hamama düştü. Yıkanan kadınlar
çığlıklarla kaçışmışlardır.” (Orhan Hançerlioğlu, “Ekilmemiş Topraklar”).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder