Âdâb: Edeb sözcüğünün çoğuludur, görgü kuralları, gündelik hayat içinde uyulması gereken kurallar bütünü gibi anlamlar içerir. Edebiyat ile Adâb arasındaki bağ, Doğu edebiyatını ve ilk modern romancılarımızı derinden etkilemiştir.
Uğursuz: Salı günü yelken açmak uğursuzluk getirir
derler. Ama neden uğursuz sayılır, bir anlatsana baba! (Amat, İhsan Oktay Anar)
Tereke: Miras, bir sanatçıdan geriye kalan, taslak ve
notlarından yayımlanmış çalışmalarının toplamı.
Meşe: Mahmut Şevket Esendal’ın kimi yazılarında
kullandığı, kendisiyle özdeşleşen mahlası.
Afet: Arapçadan geçme, musibet anlamına gelen sözcük.
Dervişin hak yolunda karşısına çıkan engel. Edebiyatta erkek kahramanın
karşısına çıkan ve onu yolda çıkaran meşum kadın olarak nitelenebilir. Perhiz
bozduran, erdemli hayatı tahrif eden kötü huylu karakter.
Daha ne Diyeyim: “ Hiçbir şey gelmez bu memlekette, sen
bunu böyle bil!..” (Tarık Dursun K., Denizin Kanı).
Hace-i Evvel: Halka, halkın anlayacağı basitlikte yazması
ve anlatması nedeniyle Ahmet Mithat’a atfedilen unvan.
Meydan Okuma: Bu, ne asabi bir bağırış, bu ne hırçın bir
çağırış, bu ne çatık kaşlı, dik başlı bir satış!.. Şuraya bakın yahu, herif
patlıcan satmıyor, adeta karşısındakilere kafa tutuyor: “Haydaaaa... Beş tane
beş, on tane beş... Gel sen de al be, gel sen de al dayııı!..” (Osman Cemal
Kaygılı, “Köşe Bucak İstanbul”)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder