Asalet: Edebiyatta yoz, bayağı ve edeb dışı sözcüklerden
kaçınma, edeb-i kelam.
Sabah ayarı: Hani
önce dükkânı açarsın, havalandırırsın, bir iki fincan kahve içersin ve ondan
sonra hayata başlarsın, değil mi? Hayır efendim. Daha anahtarı
kilide sokarken telefon çalmaya başlıyor.
Acele etmekten nefret ederim; acele acele kapıyı açıyorum, telefonun
üstüne uçuyorum (Esmehan Aykol, Kitapçı
Dükkanı).
Eşhas: Şahısın çoğulu, roman ve hikâyedeki karakterlerin
toplamı için kullanılır.
Beyim bilir: Kamile, yanına yıldırım düşmüş gibi
sarsıldı. Kahvesinden ilk yudumu alacaktı. Eli havada kaldı. Ama belli etmedi
sarsıldığını. İyi kötü içti kahvesini. Başını yere eğip bekledi kocası ne
diyecek? Yıllardır iyice koşullanmıştı her baskıya, her küsküye...(Fakir
Baykurt, Tırpan).
İstidrâk: Över gibi görünerek yerme ve yerer gibi
görünerek övmek
Efsane: Meto
mahalleye gelmiş, haber sokaklarda yankılanıyor. Kim bilir ne güzellikler
anlatılacak, ne meclisler kurulacak, detayların en derinine yine dalınacak...
Yeşil çuha üzerinde papazlar dans ediyor, kızlar gerdan çeviriyor. İsmail'in
kahvesinde Meto'ya az şekerli kahve pişiriliyor 8Metin Kaçan, Fındıksekiz).
Caize: Şairlerin yazdıkları övgüler için aldıkları para,
bahşiş, cevaiz.
bu sözlük bir harika...
YanıtlaSil