Pazartesi, Ağustos 10, 2020

Sekterlik, köşe yazarlığı ve edebiyat


Bir öğretiye, düşünceye, inanca körü körüne bağlı, katı, hoşgörüsüz olana sekter denir. Köşe yazarı dediğim için akla gelebilir, e ne var bunda, sekter köşe yazarı da olur tabii, olmaz mı diyebilirsiniz. Yanlış anlaşılmasın, köşe yazarlarını azımsamıyorum, onları külliyen sekterlikle nitelemiyorum. Manşet mantığının sekterliğe gayet uygun olduğunu söylüyorum. Sekterler, o dünyaya daha kolay dahil oluyorlar diyorum. Bir sekterin köşe yazarı olma ihtimali, sekter olmayanlardan açık ara daha fazla.

Vur vur inlesin diye bir tezahürat vardı değil mi? 

Edebiyatın ne işi var bu cenderede mi dediniz?

Bu yazının ana fikrini hemen paylaşayım: sekterler, edebiyattan anlamıyorlar. Yahu diyeceksiniz, körü körüne bağlı diyorsun, katı diyorsun, hoşgörüsüz diyorsun anlamayacak tabii, neyi konuşuyorsun? Mesele tam da burada başlıyor zaten, sekterler, edebiyattan anlamadıklarının farkında olsalar bunu hiç konuşmayacağız... İş bir noktada karışıyor üstelik. 

Sekterlerin bir kısmı zamanında roman yazmış, edebiyatla uğraşmış da olabiliyor çünkü. Nası olur, yazsa ne olur, sekterin edebiyatla işi olsa ne diyebilirsiniz. Oluyor işte, sekterlerin tutkusu, öfkesi, iştahı o kadar yüksek ki edebiyata da bulaşıyorlar.

Sonra hiç şaşmıyor, hiç değişmiyor, mutlaka ama mutlaka köşe yazarı oluyorlar, roman yazmış, şiir yazmış, onu yapmış, bunu yapmış, zerre değişmiyor, dönüyor dolaşıyor illa ki siyaseti, gündemi, popüleri, hakikatı (!) konuşacakları, tepki verip tepki alacakları köşe yazarlığına girişiyorlar... Bir sekterin şu hayatta yapabileceği en uygun işin de köşe yazarlığı olduğuna inanıyorum. Bunu yukarıda yazmıştım, sekterce yineliyorum!

Edebiyat demiştim ya, sekterler, köşe yazarı olunca edebiyattan uzaklaşıyorlar. O denli uzaklaşıyorlar ki, edebiyat onları kesmiyor artık, onlar gerçeği yazarken, edebiyat oyun oynuyor çünkü... onlar ufku yarıp yükselirken, edebiyat mır mır geveliyor çünkü... Onlar emperyalizmle, onlar faşizmle, onlar hırsızlarla hainlerle uğraşırken edebiyat liseli talebeleri kandırıyor çünkü. Yok kuşlarla konuşanlar, yok sevişenler, yok birbirine bakmaya doyamayanlar...

Tersinden bakalım, lütfen bir düşünün, köşe yazarları mutlaka bir kere olsun roman yazmaya kalkarlar,  ne başarılı olabilir ne de orada kalabilirler...Allah'ın emri değil ya, niye böyle oluyor, niye başarısız oluyorlar bir düşünmek lazım. 

Laf uzamasın, edebiyat, sekterlerin yargıçlıklarına, köşe yazısı hutbelerine kalmadı çok şükür diyeceğim. 

Sakalım da var, sekterlik yapayım dedim...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder