Pazartesi, Eylül 11, 2017

Korkutan Cesaret


Bugün, Kerim Özcan’ın Gündönümü kitabının duyurusunu yaptım: Feysbuk’ta birisi altına yorum yazmış, cümle bozuk ama şöyle demiş: “türk romanı 90lar turk sinemasi gibi aşamadı şu taşralı sorgulayan ergen bunalımı”.  

Kitabın bunlarla, yani taşrayla ergenlikle bir ilgisi var mı? Tabii ki uzak yakın ilgisi yok. Kitabı okumamış, bilmiyor, sallıyor, savuruyor… İlk defa başıma gelmiyor bu. Daha önce de oldu, kitap daha kitapçılara dağılmadan, sayfaları karıştırılmadan, duyurusunu paylaşırken söyleniyor böyle şeyler. 

Eskiden şaşırıyordum, kitabı okumadan, ne anlattığını bilmeden, insanların ileri geri laf söylemelerine şaşa kalıyordum. İnsanlar, bunun anlaşılacağını düşünmezler mi diyordum. Sahiden patolojik bir durum bu. İnsanlar, dikkat çekmek için o kadar çok uğraşıyorlar ki asıl ekseni umursamıyorlar. Çok basit aslında, kitabı okuyan birisi çıkar da beni rezil eder demiyorlar. Bu cesaret, inanılır gibi değil… Hep söylüyorum, kötü olan, olup bitene, o salvolara, o cesarete şaşırmıyor olmamız. Bize normal ve olabilir gelmesi. 

Yazmamın tek nedeni, ilk kitabı çıkmış iyi bir yazara yapılan haksızlığa kızmam.  Bu dediğini herkese yazarsın, tek bir sayfasını okumadığın yeni bir yazara niye yapıyorsun bunu...Edeb yahu, dünyada söz söyleyecek bir dolu "şey" varken...Dur hele...

Kendi açımdan, üzücü olan şey ise sonradan ortaya çıktı. Biri sizin arkadaş listenizden bunu yazınca ister istemez  bu kim diye bakıyorsunuz, önce tanıyamadım. İnsan yaş ilerleyince çok insanla tanışıyor, o sebeple tekrar tekrar baktım ve kim olduğunu hatırladım. Bu salvocu, çıka çıka bana şiirlerini okutan taşralı ergen bir öğrenci çıkmaz mı? Belki on beş yıl öncesinden...Görünen o ki şair olmak isteyen, bunalımlı, küçük büyük sorunları olan o kırılgan çocuk gitmiş, azımsayan, hakir gören, tahkir eden biri gelmiş. Değişmeyen tek şey bozuk cümleleri, pozcu ifadeleri. Sahiden dünya küçük. Ve sahiden hayat kısa. Önce yorumu sildim, sonra listemden çıkardım kendisini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder