Perşembe, Mart 09, 2017

İki Soru-İki Cevap


(...) -“Her şey olacağına varır (mı?) yazınızda “Tefrika geleneği bitmiş dergiler tıkanmış, alan marjinalleşmiş durumda. Çizgi romancılar alışık olmadıkları kitap dünyasının koşullarına uyum sağlamak zorundalar...” diyerek genç çizerlere bir çağrı yapıyorsunuz. Dergide okumayanlar ve dergiye ulaşamayanlar için burada bu çağrıyı biraz daha açarak yenilemenizi istesek çizerlere yaptığınız çağrıyı tekrarlayabilir misiniz?

O yazıda bir karşılaştırma yaptım, edebiyatçılarla, özellikle romancılar ile çizerleri, roman ile çizgi roman üretimini kıyasladım. Sık karşılaşıyorum, çizerler daha en başta “kaç para alacağım” diye soruyorlar. Ben bunu normal bulmuyorum, parayı beğenmezse çizmeyecekler. Yaşadığımız dünya öyle bir hal aldı ki herkes bunu normal buluyor. Yani bir üreticiyi üretmeye teşvik eden sadece paraysa, parayı beğenmeyip çizmediklerine göre bir yanlışlık var demektir. Hangi romancı alacağı telifi düşünerek roman yazıyor, onları üretmeye teşvik eden kesinlikle para değil, hele Türkiye’de. Her nedense bunu çizmezsem ölürüm diyen adamlarla çok az karşılaştım. Hep sipariş düşünüldüğü için bana bir tarihi roman yap, bana bir aşk romanı yap dendiği için çizerler kişiliğini, kendi dünyasını taşıyacak işler yapması gerektiğini düşünmüyor, düşünmemiş. Sonra tutup çizgi roman sanattır diyorlar.. Yazdıklarım bir çağrı ya da genç çizerlere yönelik bir şey değil, çok genel bir eğilimi vurgulamak aslında… Çizgi romanla ilgili yeni bir çıkış yolu üretilebilecekse eğer… Bu romancıların yaptığı gibi uzun soluklu, maddi çıkar beklentisiyle üretilmeyen çalışmalarla gerçekleşebilir.

 -Emrah Özen ile birlikte yazdığınız “Başkomser Nevzat’ın Suç öyküleri” makalesinde “Şöyle söylenebilir çok satan kitaplar arasına çizgi romanlar giremiyor. Çizgi romanlar gazete bayilerinde ucuz fiyata satılan, sanat niteliği düşük yayınlar olarak görülüyor ve “kitap dünyasına”,”sanat algılamasına” kolaylıkla dahil olamıyor”   diye bir saptama yapıyorsunuz. Çizgi romanın okunmama sebepleri arasında vitrinlerinde ön plana çıkamadığı ve zaten pek çoğuna da uğramadığı gazete bayilerine dağıtılması ve bu sonuçla ucuz olması gösteriliyor. Ben çocukluğumdan, gençliğimden hatırlıyorum da harçlıklarımla hem o haftayı iyi geçirir hem de Tommiks, Teksas ve benzeri yayınları şimdiki yayın formatından daha sık yayınlanmasına rağmen kaçırmadan takip ederdim. Hatta benim gibi çizgi roman sever bir iki arkadaşla da değişerek bütün yayınları okurdum. Şimdi eskisi kadar geniş bir yayın yelpazesinin olmamasının yanı sıra düzgün bir dağıtım da yok. Okur ne gazete bayiinde ne de kitapçıda aradığı çizgi romanları bulamıyor. Daha çok şimdilerde çizgi roman satışı yapan özel kitapçılar var. Size göre bu piyasa koşullarında çizgi roman dağıtımını yeniden yapılandırmaya kalktığımızda okura çizgi roman nasıl ve ne şekilde daha kolay ulaşır?

Bir parça iç dökme gibi olmuş. Reçetem olmadığını hep söylüyorum. Geçmişi geriye getirmek mümkün değil, “eskiden ne güzeldi” nakaratını bırakın başkaları yapsın diyebilirim. Örneğin gazeteciler yapsın, sürekli çizgi roman okumayanlar yapsın! Üstelik bu nakarata hararetle kucaklayanlar, özellikle fanlar bilsinler ki çizgi romana kötülük ediyorlar. O kadar eski ki, o denli tükenmiş ki konuşulacak bir tek çocukluğumuzda yaşadıklarımız kaldı, öyle mi? İlgisi yok, böyle yapılırsa, bugün çizgi roman için çalışanlara ayıp edilir her şeyden önce. Bugünün şartlarına ve süregelen eksikliğin ne olduğuna bakmak gerekiyor. Tekrar ettiğim mesele ise şu: Çizgi roman gündemde değil, çizgi roman nostaljiyi çağırıyor, bugünü anlatmıyor. Tommiks Teksas demişsiniz onlar eskiden sinemayı, daha çok da western türünü çağrıştırıyordu, sinemadan ucuzdu, daha kolay ulaşılabilirdi. Bugün nostalji dışında ne anlamı olabilirler ki… Başkomser Nevzat çok sattı, neden? Ortalama çizgi roman okurunun dışında ilgi gördü, o yüzden… İlgi çekecek, bugünü yakalayacak öyküler anlatmalısınız ki işin maddi getirisi artsın… Sonra hiç merak etmeyin, dağıtım filan şaşıracak ölçüde hızla çözülür…

[Söyleşiyi, muhtemelen 2006 yılında Ahmet Yüksel ile yapmışız. Eski söyleşileri kaybetmiştim, Ahmet'ten istedim, sağolsun aktardı. Kısa bir bölümünü aldım, gerisi aktüel ve bugün için bence geride kalmış ayrıntılar içeriyor, Çizgi, Cem Dinlenmiş'in o yıllarda çıkan Serüven dergisinin 6.sayısına çizdiği kapaktan ayrıntı...]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder