Çarşamba, Şubat 17, 2021

Deftere Yazmak


Deftere yazmak derler ya...O kadar bilgisayar filan girdi yazma işinin içine, vazgeçemedim, çok daha evvelden, ben çocukken, yazar adamın daktilosu olmalı diyerek para biriktirmiş, eski bir daktilo almıştım, çat pat, ıhh, o zaman da değişmemişti... Ben defterciyim, gazete yazısı, makale, senaryo şu bu... Hiç değişmez, her şeyi önce deftere yazarım. Sonra bilgisayara...

Yakın arkadaşlarım dahi, niye bu hammallığı yaptığımı, neden vakit kaybettiğimi filan soruyorlar... Cevabım yok, ekran başında yazmayı sevemedim bir türlü. Mecbur kalıyor,  yapıyorum elbet ama bir de bana sor, sevmiyorum.

Defter tutkunu olunca, tarz da yapıyorsunuz. İlla ki kareli defterlere yazıyorum, kalın çizgili olmayan, kenarları spiralli, kalın kapaklı şeyler olmalı...

Bir şeyi alırken en çok incelediğim şeyler defterlerdir. Uzun uzun  bakar, tek tek incelerim. Yazıp çiziyor, seviyor diyerek, defter hediyesi getirir eş dost... Teşekkürler filan ediyorum ama her deftere yazamıyorum bir türlü... Çoğunu başkalarına hediye ediyorum gizlice.

Çizgili deftere, çizgisiz deftere, çizgileri kalın olanlara yazamıyorum... Hemen her yerde açıp bir şeyler karaladığım için spirali olmayan, katlanamayan, kapağı sert olmayan bir şeye de yazamıyorum... Uzun uzun incelemem ondan.

Biten defterleri atamıyorum, o daha da saçma... Hemen hepsinde notlar, bir şeyler için kullanamadığım karalamalar var. Yazım düzgündür ama benim dışımda birilerinin okuyup anlamasına imkân olmayan notlardan söz ediyorum. Bir gün bir şeye yarayacak diye... Çoğaldıkça çoğalıyor o biten defterler.

Tarz dedim ya... İllet olduğum şeylerden biri, sevdiğim ve alıştığım defterleri bulamamak... Bir defteri seviyor ve kullanıyorsunuz, o bitiyor, yenisini alacaksınız, aynısını bulamıyorsunuz. O sebeple sevdiğim defterlerden çok sayıda alıyorum, defter azalırken mutsuz oluyorum. 

Görseldeki defter favorimdi, yıllardır bulamıyor, onu özlüyorum. 

4 yorum:

  1. Daha çok defter değil de, kalem üzerinden gitmiştim ama aynı derdi dert eden ve “cevabım yok” dediğiniz sorular için belki size bazı kaçış seçenekleri sunabileceğini düşündüğüm şu naçizane derlememi paylaşmak istedim: https://yigitak.medium.com/kalem-elden-düşünce-72b1a0f9085b

    Selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
  2. tatlı yazıymış, yorumu ilk okuduğumda kalemle ilgili bir yazı" sanmıştım, o fasıldan şunu söyleyeyim, ben bir de sadece kırmızı kalemle yazıyorum, görseniz bütün defterler kırmızı :)) Çok selam

    YanıtlaSil
  3. Kırmızı kalem bana hep sınav kağıtlarımdaki, ödevlerimdeki yanlışlarımı hatırlattığı için sanırım beni biraz geriyor. Kaşık çatlı, parmak sallayan bir öğretmen benim için kırmızı kalem. :) Ben de bu yüzden kırmızı ile hiç yazamıyorum. Öbür taraftan bakmamıştım ama, belki sizin kırmızı sevginizde de editörlüğün, öğretmenliğin etkisi vardır; yanlışı görüp düzelten tarafta olsam ben de severdim sanki. :) Tekrardan selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
  4. kırmızıyı ben de düşündüm, S.Ali yeşil mürekkep kullanırmış, ona mı öykündüm ki... özellikle editörlüğüm sırasında... çoğu insana yine saçma gelen bir huyum vardır, okuduğum şeyin çıktısını alır, üzerinde çalışır ve onu pdf yapıp yazarına yollardım, kırmızı kırmızı :)) Espri bir yana gözlerim bozuldu, kırmızı görmeyi kolaylaştırıyor, yazan ve yaşlanan biri için asıl cevap bu :)))

    YanıtlaSil