Kişilik olarak, nası anlatsam, meseleleri büyütmemeye çalışıyorum, aklımda hep daha büyük dertleri olan insanlar oluyor, kıyaslıyorum. Vedat Türkali'nin ilk gençliğimden kalan, o yaşlarda daha sert de anladığım "küçük burjuva duyarlılıkları" deyişi sanıyorum beni çok etkilemiş, pek çok zaman beni ketlemiş bir akıl yürütme olmuştur. Evrile evrile bende başka bir argümana dönüştü bu galiba. Bilemiyorum, belki çok çalıştığımdan, belki küçük yaşlardan beri çalıştığımdan vara yoğa üzülen ve dertlenenler beni "kızdırıyor."
Yakından tanıyanlar biliyor, zaten o sebeple bu karikatür bana gösteriliyor, hep şöyle derim: "Allah dert vermesin, bu da dert mi?" sonra devam ederim, "insanların çocukları ölüyor, bağırsakları dışarıda yaşıyor", "sen hiç hastanelere gittin mi?", "sen kaç yaşında çalışmaya başladın?" vs.
Elbette bunlar önyargılar içeren, sinirli kestirimler... Karikatürdeki adam gibi ben de kaşlarımı çatıp "Lannn bu da dert mi, yürü git şurdan" filan diyorum-demeye getiriyorum galiba...
Haklı mıyım değil miyim, bunun tartışılacak bir tarafı yok, ben kendimi böyle kurmuşum, bir başkası başka...Sonuçta söylenip duruyorum. Üstelik millet aç aç!!
Vedat Türkali büyük üstat ne güzel söylemiş, aynen katılıyorum 🌺
YanıtlaSil