Çarşamba, Kasım 25, 2015

Kenar mahallede eğri eğri gezmek


(...) bazen tek bir cümleyle başlarsınız, tuhaf bir karşılaşma, garip bir konuşma, bir cümle, bir bağırtı ilham verici olabilir. Benim büyüdüğüm yerde sokak köpekleri sürü halinde dolaşırlarsa çok korkutucu olurlardı, yoksa hepsi tek tek, ürkek, kaçmaya hazır hayvanlardı. Bir arada olmak ya da tek kalmak onların haleti ruhiyesini etkiliyordu. Bir kenar mahalle hikâyesi anlatıyorsanız o ürkekliği, o birbirinden cesaret alma işini hesap etmek zorundasınız. Mezun olduğum liseden beş kişi üniversiteyi kazanmıştı ilk senesinde. Ne yapsanız yoksunuz bu hayatta anlamına geliyor, o eğitimle, o çevreyle olmuyor demek. Yusuf’un Volkan’a söylediği bir şey var, sen bu çöpten kurtulmaya çalışıyorsun, ben bu çöpten para kazanmaya bakıyorum” mealinde bir şey. Kenar mahalleliyseniz, hiçbir özelliğiniz yok demektir. Elinizdeki tek şey delikanlılığınız, kurnazlığınız, güzelliğiniz olabilir. Yok başka bir şey, eğri eğri geziyorsunuz işte.

Söyleşinin tamamı için link

Pazartesi, Kasım 23, 2015

Yeni Başlayanlar için Ankara




Son olarak tavsiye bekliyoruz sizden. Ankara’ya yeni başlayanlar için hemen ilk aylarda yapmalarını tavsiye edeceğiniz 3 şey ve Ankara ile ilgili 10 kitap?

Liste gibi olmasın. İlk olarak bir Ankara döneri yesinler. Güvenlik’teki Mutlu Lokantası olabilir, Hoşdere’deki Çankaya Lokantası olabilir. Ulus’ta Uludağ’da iskender yesinler. Göksu’da rakı, Net Piknik’te bira içsinler. Orhan Veli’den Altındağ, Ahmet Arif’ten Karanfil Sokağı şiirini okusunlar. Kale’ye çıkıp gecekondulara baksınlar. “Lan Ankara ben geldim” desinler, Tunalı’da geleni geçeni seyretsinler. Aylaklık yapsınlar. Eski Ankara apartmanlarına bakınsınlar, hepsinin birer kedisi vardır, oradan bilsinler. Her yerde akasya görecekler, dikkat kesilip üzerlerindeki saksağanları izlesinler. Cinnah Caddesi’ni yürüyerek çıkıp bana küfretsinler. Ayaş domatesi nedir bir sorsunlar.

Romanlardan Yakup Kadri’nin Ankara’sı, Nahid Sırrı Örik’in Tersine Giden Yol, Esendal’ın Ayaşlı ve Kiracıları, Sevgi Sosyal’ın Yeni Şehirde Bir Öğle Vakti’ni okusunlar. Çok genç yazar var, yazıp çizdikleri var, onları arayıp bulsunlar… Fidayda oynasınlar… “Ya yok Ankara’da bi numara” demeye şimdiden alışsınlar…

[Solfasol'la Yeni Başlayanlar için Ankara konuştuk...]

Cumartesi, Kasım 21, 2015

Dumankara


Dumankara
from İletişim Yayınları on Vimeo.

Dumankara ile bana, GIO Ödüllerinde En İyi Çizgi Roman dalında Jüri Özel Ödülü'nü vermişler. İltifat etmişler, jüriye ve nezaket gösteren herkese teşekkür ederim. Dumankara, kolektif bir çalışmaydı, pek çok arkadaşım emek verdi, bu iltifatı ben değil, onlar hakediyorlar. Umarım, iştah açıcı bir albüm yapmış, pek çok genç çizere ve yazara, pek çok artık çizmeyen  çizgi romancıya ilham verebilmişizdir. Ve yine umarım Fabisad gelişir, lanetli türlere ilgi gösteren başka oluşumlar da çıkar, boşuna inat etmediğimizi daha rahat söyler oluruz.

Cuma, Kasım 20, 2015

Bir Ankara Karanlığı


(...) Kenar mahallelerde erkekler nasıl büyür diye düşünerek başladım o karaktere. Yetim bir çocuk, vesayet ilişkisi kurabileceği bir babası yok. Bu durum bence erkeklerde büyük arızalar yaratıyor. Volkan aralıklarla babasını hatırlıyor, özellikle doğru bir şey yapmadığını bildiğinde bunu hatırlıyor. Çocuklara hep “baban duymasın” denir, babası ölmüş, annesi hâlâ onu söylüyor bir sahnede. Volkan suç işliyor, büyük laflar ediyor ama ne yaptığını da biliyor. Etrafta olup biten her şeyi anladığını düşünerek büyük laflar ediyor. İnsanlar kesin konuşmayı, kestirip atmayı seviyorlar. Muğlaklık, farklı açılardan bakmaksa onları mutsuz ediyor. O yüzden birilerine tapıyorlar. O yüzden hep kesin konuşuyor, iddialı görünüyorlar. Şu an dolaşımda olan erkek dili dediğimiz şey bu aslında.

Berat'la T24'e konuştuk...
link

Perşembe, Kasım 19, 2015

Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi 2016


Evet yarın Resimli Türkçe Edebiyat Takvimi 2016 çıkıyor...Oyunbazız, sahadayız, heyecanlıyız...

Çarşamba, Kasım 18, 2015

2015'in En İyi Romanları



İdefix'ten sordular, her yıl sonunda hazırladıkları bir liste var, romanlarla ilgili bir en iyiler sıralaması yapıyorlar. Ben yayınevimi ve Türkçe edebiyat editörü olduğum için yerli romanları hiç hesaba katmadan on kitaplık bir liste yaptım, yolladım. Biraz hızlı bir liste oldu, bazen içeriğe değil, kitabın konuşulmasına, onca yıl sonra çıkmasına filan önem verdim. Listenin sonundaki 11. kitap yedekti, buraya da aldım, çünkü böyle şeyleri karıştırabiliyorum, bu yıl çıkmamıştır filan. Böyleyken böyle...


- Hınzır Kız, Mario Vargas Llosa
-Tespih Ağacının Gölgesinde, Harper Lee
- Kurbanı Beslemek- Kenzaburo Oe
-Ve Hayalet Sahneden Çekilir, Philip Roth
- Günden Kalanlar- Kazuo Ishıguro
- Ağaçların Özel Hayatı-Alejandro Zambra
- Otel Francfort- David Leavitt
- Sıfır Sayı-Umberto Eco
- Uyku, Haruki Murakami
-Kayıtsızlık Şenliği- Milan Kundera
- Makul Bir Saatte Yeniden Uyansan-Joshua Ferris

İdefix'in 50 Romanı için link

Bu Dünyayı Yaşatan İyilik


(...) babasını kaybetmiş, annesi ve kız kardeşinin sorumluluğu omuzlarında, ruhunu öldürecek rutin bir işe girmektense, kolay parayı bulabilmek için ufak tefek hırsızlıklar yapmaya başlıyor. Kafasında ona geçmişle ilgili anlatılanlar, babasının öğütleri, annesinin beklentileri var. Cantek, kitapla ilgili olarak Radyo Sputnik'e verdiği röportajında, "Bu bir suç hikâyesi aslında. Politik nitelikleri olan muhalif bir kenar mahallede geçiyor, tabii ki ben hardcore siyasi hikâyeler anlatmıyorum. Hatta özellikle böyle bir ortamın ortasında bu işlerle hiç ilgilenmeyen birisini anlatmayı tercih ederim. Yani arka fonda, siyaset vardır, koyulaşma vardır, bir muhalefet, kirlilik, yozlaşma vardır, ben orada sınıf atlamaya çalışan birisini anlatmayı tercih ederim. Onlar onun yanında akıp gider biz de böylelikle onunla birlikte izleriz," dediği karakteri Volkan hikâyede tam da böyle bir taşıyıcı. Hem babasının geçmişten gelen öğütleriyle yaşadığı çevrenin tarihsel arka planını anlatıyor hem de cesaretiyle girdiği suç dünyasını gözlemlememize yarıyor. Annesinin "Bu dünyayı yaşatan iyiliktir," diyerek, oğlunu gidişatını bildiği yoldan döndürmeye çalıştığı sahneyle, Volkan'ın babasını gördüğü rüya sahneleri, grafik romanın en duygulu bölümlerini oluşturuyor. Babası için "Dürüst bir insandı ama yoksullarla paylaştığımız eşitlikten başka şey bırakmadı bana," diyen Volkan, yitip giden geçmişin dertleri sırtında, düzene uyup, parayı bulup, annesi ve kız kardeşini rahatlatıp, uzaklara gitmeyi isteyen masum bir ruh aslında.

Fisun Yalçınkaya, Uzak Şehir ve Ankara Üçlemesi hakkında yazmış
link

Salı, Kasım 17, 2015

Uzak Şehir: Kederli ve Karanlık Bir Grafik Roman



(...) 2007’de üniversiteden ayrıldım, arada yarı akademik yazılar yazıyorum, bazen yazmak da istiyorum ama galiba, o alandan uzaklaşmış durumdayım. Roman yazmayı da şimdilik düşünmüyorum. Benim çizgi romanla ilgili ilk senaryom 1985 yılına ait, eski çizgi roman dergileri karıştırılırsa bu konuda bir tutkum olduğu zaten görülebilir. Pek çok arkadaşım ve tanıdığım, benim çizgi romanla bu ölçüde ilgilenmemi pek anlamlı bulmuyor. Kendilerine göre daha anlamlı ve büyük işler yapabileceğimi düşünüyorlar. Bir Hocam, daha yeni, üç hafta kadar önce, imalı bir biçimde “bayağı sardırdın bu çizgili işlere” dedi bana. Benim bu yönümü bilmiyor, ders anlatan, tuhaf şeyler bilen, kütüphanelerde vakit geçiren arşivci yönüme bakarak konuşuyor. Benim derdim ise şu, hayatımı mutlu olduğum işleri yaparak sürdürmek istiyorum. Yazabildiğim kadar senaryo yazacağım, aralıklarla televizyon ve sinemaya işler yapacağım. Hikâye anlatmak kadar güzel olan çok az şey var bu dünyada. (...) Fransa’da çizgi roman çok sevilir ama orada da üreticilerden benzer şikâyetler duyabilirsiniz. Sanattı değildi, önemliydi önemsizdi, hepsi bana çok uzatılmış şeyler gibi geliyor. İnsanların egolarını korumak adına birbirlerini ve karşılarına çıkan her şeyi küçümsedikleri bir dünyada yaşıyoruz. Bunlarla uğraşmak için genç değilim artık, hepsi unutulacak, aslolan yapıp ettiklerimiz, iyi hikâyeler er ya da geç fark edilirler, işimize bakalım, hayat dediğimiz dar vakit demek… İyi hikaye, okunur, sevilir, hatırlanır ve itibar getirir…

[Berat'la birlikte yaptığımız söyleşinin tamamı ÖtekiSinema'da...]

Pazar, Kasım 15, 2015

Uzak Şehir ve instagram

https://instagram.com/p/9_XU2Ah0Mu/

https://instagram.com/p/-EWTNwCIls/

Resim yazısı ekle

https://instagram.com/p/93PQF9ygSW/

https://instagram.com/p/-EVY9BuMMo/
https://instagram.com/p/-Gswi5H4gO/

https://instagram.com/p/-Hid9ONC_U/

https://instagram.com/p/9ySkkdPzNU/

Pazartesi, Kasım 09, 2015

İmza Günü


8 Kasım Tüyap İmza Günü öncesi...

Pazar, Kasım 01, 2015

Seyrüsefer Defteri 64



++ Spooks The Greater Good (2015) casus aksiyonu, içerdeki hainler, teröristler, gişeye oynamış, ucunu kaçırmışlar senaryonun (31 Ekim). ++ The Eichmann Show (2015)  daha iyi film bekliyordum (30 Ekim). ++ Tuna'yla Otel Transilvanya 2'ye gittik (29 Ekim). ++ Bone Tomahawk (2015) ilginç ve tempolu bir western, beğendim (28 Ekim). ++ Insurgent (2015) görsellik devam ediyor, karakter derinliği yine yok (27 Ekim)++ Blindspot Sea 1 Ep. 1ve 2'yi seyrettim (26 Ekim). ++ Momentum (2015) tefrika filmlerdenmiş, final aksiyonu hariç ayrıksı olamamış (25 Ekim). ++Hitman Agent 47 (2015) ilki aksiyon olarak daha iyiydi (24 Ekim). ++Mr Holmes (2015) atmosfer, oyunculuk ve yavaşlık başarılı (23 Ekim). ++ Loft (2015), ilginç ve teatral olmakla birlikte beklediğim kadar cesur ve entrikacı çııkmadı (22 Ekim). ++ Mantervention (2014) sex on the beach komedisi-romantizmi (21 Ekim). ++ Knock Knock (2015) kısa film olsaymış iyiymiş, çok karton kalmış (20 Ekim). ++ Cop Car, senaryo güzel, filmi ilginç kılan da bu zaten (19 Ekim). ++ Natale a Miami, İtalyan komedisi, senaryo komikleri dağıtarak kendini zayıflatmış, yoksa daha iyi film çıkarmış (18 Ekim). ++ Gotham Sea1 Ep. 1 ve 2'yi seyrettim (17 Ekim). ++ Narcos Sea.1 Ep. 3 ve 4'ü seyrettim (16 Ekim). ++ Maps to the Stars, tuhaf olmak isteyen film, güzel sahneler ve iyi oyunculuk var (15 Ekim). ++ Survivor (2015), vasat altı, inandırıcılığı omadığı için gerilimi kuramıyor (14 Ekim). ++ How to Make Love Like an Englishman (2014) beklentisiz seyredilecek romantik komedilerden (13 Ekim). ++ La French, güzel suç hikâyesi (12 Ekim). ++ Autumn Blood (2013), babalık meselesi derinleşebilseymiş, daha etkili olabilirmiş (11 Ekim). ++ Are You Here (2013), sevdiğim oyuncular için seyrettim, boşa seyretmemişim, sevimli ve iyimser (10 Ekim). ++ Return to Sender (2015) tuhaf bir intikam hikayesi (9 Ekim). ++ Gemma Bovery (2014) sevdim (8 Ekim). ++ Jimmy's Hall (2014) Ken Loach teatralliği, belgeselciliği (7 Ekim). ++ Quando Eu Era Vivo, garip film, Brezilya işi gizem-korku (6 Ekim). ++ We Are Still Here, vasat, oyuncularından olabilir, ağırkanlı duruyor (5 Ekim). ++ Narcos Sea.1 Ep. 1 ve 2'yi seyrettim (4 Ekim). ++ Kış Uykusu, nihayet seyrettim (3 Ekim). ++ Masters of Sex Sea.3 Ep.11 ve 12'yi seyrettim (2 Ekim). ++ Sen Aydınlatırsın Geceyi, iyi oyuncular var (1 Ekim).