2009 yılında NTV Yayınlarının televizyonda sürdürdüğü
reklam kampanyalarıyla edebiyat uyarlaması çizgi romanlar birdenbire çok
satmaya başladılar ve küçük çapta bir moda yarattılar. Dünya ölçüsünde
bakarsak, sanat niteliği düşük, ucuz telifli bu uyarlamalar, televizyon
reklamları sayesinde 40-50 bin civarında satışa ulaşabildiler. Çok daha popüler
ve itibarlı çizgi romanların bu kadar satamadığını düşünürsek bu bir pazarlama
başarısıydı ama arkası gelmedi, gelemezdi de. Büyük medya kuruluşları kârlılık
oranıyla ilgileniyorlar ve bu kitaplardan geri dönen para onları pek de
kesmiyor. Devamlılığı bu memleketin edebiyatına dayalı yerli uyarlamalar
sağlayabilirdi ama yerli üretim sanıldığı kadar kolay değil. Her şeyden önce
yabancılar kadar ucuz olamazlar, ancak çok satarak maliyetlerini
çıkartabilirler. Üstelik iddialı çalışmaların süreklilik içinde çıkabileceğini
sanmıyorum. Örneğin İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası beş yıla yakın bir
sürede üretildi. Zaman gerekiyor, çizer kalitesi gerekiyor, senaryo mahareti,
çizgi roman dilini biliyor olmak gerekiyor bu tür çalışmalara kalkışırken. Tek
tük bir iki örnek dışında başarılı edebiyat uyarlamaları yapabildiğimizi
düşünmüyorum. Türkçede yayınlanan uyarlamaların nitelik olarak geçmişe nazaran
daha iyi olduklarını söyleyebilirim. YKY’den çıkan Stefan Zweig’in Son Günler,
Marmara Çizgi’den çıkan Don Kişot ve yine YKY’dan çıkan Yüzüncü Ad uyarlamaları
bence yakın tarihli en başarılı çalışmalar oldular.
[Yeni Şafak Kitap İlavesinden sordular cevapladım, 12.8.2015]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder