Cumartesi, Ekim 18, 2014

Nereye Varırım, Nerde Kalırım Ölçemiyorum



Bir önem sıralaması yapamam. Bence anlatıyı yaşatan şey iyi hikâye olup olması... Filmi izleten, kitabı okutan en önemli unsur bu... Bir meseleye denk düşmek, beklentiyi karşılamak, bunlar elbette hayati ama evirin çevirin aslolan iyi hikâyedir. Çizgi romana iyi edebiyata ulaşmak için bir araç işlevi yükler kimileri. Önce onları okuyacaktır sonra iyi edebiyatı filan. Pedagojik hassasiyetleri ben de dinliyorum ama katılmıyorum, çizgi roman belediye otobüsü ya da servis aracı değil. İyi hikâye anlatırsa okunan bir şey... Önemini kendi yaratabilirse değerli olur. (...) ben bağıran, suçlayan, yaftalayan adamları ve onların yazdıklarını sevmem. Küçük insanların geçim dertleri var, bizim politize ettiğimiz biçimde o sorunları farketmeden yaşıyorlar veya bizim kadar önemsemiyorlar, üzerlerine düşünmüyorlar. Bazı büyük meseleler geçerken anlatılırsa daha uzun yaşar ve etkili olur hissiyatını taşıyorum. (...) Mutsuzdum, akademide çok kavga ve husumet vardı. Kaçmak için fırsat arıyordum. Aslında üniversite her yerde kötü değildir, ben galiba doğru bir yerde değildim. Kitap okumak-yazı yazmak istiyorsanız yapabileceğiniz çok iş yok aslında. Ya üniversitede olacaksınız ya da editörlük yapacaksınız. Ben şanslı bir adamım. İkisini de yaptım, yapıyorum.  (...)  O kadar çok farklı işi birarada yapmak zorundasınız ki Türkiye’de. Çok şikâyet de edemezsiniz, çünkü sanıldığı kadar çok yayınevi yok Türkiye’de. Yayınevi yaşamalı ki siz de devam edebilesiniz. Tasarlıyorsunuz, okuyup yönlendiriyor, redakte ediyorsunuz. Kapağı düşünüyorsunuz, reklamı, söyleşiyi, çıkacak yazıları şunu bunu… Sevmeden yapılabilecek bir iş değil bu. Severseniz hayal kırıklığınız azalır. Severseniz affedersiniz, yola devam edersiniz. Severseniz filan diyorum ya…dikkat ederseniz o sevgi de saplantılı aslında. Obsesif olmanız gerekiyor. Kaleminiz, diliniz, okur yazarlığınız filan olacak demiyorum dikkat edin. Türkiye’de tecrübe süratle kazanılıyor. Son üç ayda okuduğum ve taradığım sayfa sayısı onbini geçti. Bu kadar okursanız çalışırsanız hepsini öğrenirsiniz. Ama sevmek başka bir şey. Sevmezseniz katlanamazsınız.  (...) Çeviri eser, hazır olarak geliyor. Size yaratıcılık imkânı tanımıyor. Çeviriye bakıyor, karşılaştırıyor ve okuyorsunuz, açıklayıcı müdahaleler yapıyorsunuz en fazla. Ama telif eser öyle değil, daha canlı ve yaşıyor. Size dokunuyor. Yan yana yürüyebiliyorsunuz. Heyecan duyduğum işi yapmak istiyorum. Telif eserler beni artık heyecanlandırmıyor, onu demek istemiştim. (...) yazar arıyorum, genç yazar bulmak istiyorum, takip etmeye çalışıyorum. Elimden geldiğince izliyor ve araştırıyorum. (...) Doğrusu editör olarak ulaşmak istediğim bir nokta yok. Bir iki tane hayalim var onları yapmak istiyorum ama hayat bu, nereye varırım, nerde kalırım ölçemiyorum. Bir çırağım olsun istemem, usta olduğumu düşünmüyorum. (...) Yok be yahu bir de editör mü takip edeceğim desem... Yazarlar, çevirmenler, çizerler yetiyor bana… Yetişemiyorum. Bir de inanın, sanıldığı kadar çok editör yok. Ben editör dendiğinde Tanıl Bora derim başka da birini sayamam. (...) O kadar çok kötü dosya okuyorsunuz ki insan bazen okumaktan soğuyabiliyor. Sırf keyif için okuyamaz oluyor, kendinize vakit ayıramıyorsunuz. Sevdiğim bir kitabı ben hazırlayamadım diye üzülmüyor, oh sadece okuyacağım diye seviniyorum. (...) Bir reçetem yok. Ben yazarlar dışında iyi çevirmenleri izlerim, ne yapıyorlar merak ederim. Kimin çevirdiği çok önemli, kimmiş bir bakın derim. Titizlik görülebilir bir şeydir. İster istemez editörü olan yayınevlerinin kitaplarını izlemek gerekiyor. Bu kitabı birkaç kişi okumuş, çalışanlarının emeğin maddi karşılığı verilmiş anlamına geliyor çünkü. Bunlar dışında tasarım ve baskı gibi pek çok ölçüt var seçmek için. Her okur, iyi kitap tanımını kendi yapar ama bu tanım hep değişir. Yirmi yaşında sevdiğiniz bir şeyi kırk yaşında tekrar ediyorsanız eskisi kadar çok okumuyorsunuz demektir. Bir de insan sevdiği yazarın her kitabını hemen okumamalı, saklamalı. Mutlu olduğu ve mutsuz olduğu zamanlara saklamalı. Bu kadar kolay tüketmemeli.  

Söyleşiyi  KitapGalerisi için Tuna Bahar yapmıştı, Nisan 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder