Perşembe, Mayıs 29, 2014
1951
Çarşamba, Mayıs 28, 2014
Mezarlık
Salı, Mayıs 27, 2014
Her Devrin Adamı
Darbe olunca, alkışlayanımız da çoktur (yoksa şöyle mi demeliydim, alkışlamayanımız azdır). Akbaba da 27 Mayıs olunca, askerler yönetime el koyunca, hemen kapağı yapıştırıyor, baskı yüzünden yayınlayamadığı karikatürleri kapağa taşıyor. Oysa, çok değil, bir yıl içinde Yusuf Ziya'nın, Demokrat Parti'yi desteklemek için örtülü ödenekten paralar aldığı, noterden imzalar verdiği filan ortaya çıkıyor, mahkemesi oluyor.
Düne kadar desteklediğin Menderes'i bir günde alaşağı ediyorsun...
Handiyse, Yusuf Ziya'yı ve benzerlerini hicveden bir kapak diyelim.
Geçerken değineyim, bu "Her Devrin Adamı" eleştirisine özellikle darbelerde başvurulur. İktidar veya yaşanan değişim değil de iktidar odağının çevresinde toplaşanlar suçlanır. Yozlaşma ve kirlenmenin asıl sorumluları her devirde gemisini yürütmesini bilenlerdir vs vs Ne yapıp edip, yeni ve dürüst insanlar bulunmalıdır... Şah iyidir de Vezir kötüdür, Turgut Özal iyiydi ama çevresi kötüydü gibi... O büyük liderin etrafını dalkavuklar sarmıştı vs vs
Severiz biz bu mantığı...Aktüele gönderme yapmadan söylüyorum, siyasetimiz ve siyasetçilerimiz, "çok yaşa padişahım" diyerek varolurlar, cumhuriyet bu zihniyeti değiştirebilmiş değildir.
Pazartesi, Mayıs 26, 2014
Pazar, Mayıs 25, 2014
Cuma, Mayıs 23, 2014
Eşek
http://itan14.deviantart.com/art/Donkey-104755459 |
Perşembe, Mayıs 22, 2014
Yazarlığın Kanunu
Sevdiğim, yaşanmış, fıkra olmuş bir hatıra var, iyi de bir yazara ait. Yazarımız delicesine kendinden bahsetmekle, karşısındakini dinlememekle ünlü... Hep kendisinden söz edilsin isteyen biri. Bir gün, yakın bir arkadaşıyla yine aynı havada konuşurken, beklenmedik biçimde konuşmasına ara verip iç geçiriyor "ve hep benden bahsettik, hep beni konuştuk" diyor, arkadaşı şaşırıyor "Seni konuşalım, sen neler yapıyorsun, son romanımı okudun mu mesela?". Arkadaşı daha da şaşırıyor, ama üstelemiyor, son romanı konuşmaya başlıyor. Bu anektodu başkalarına anlatıyor.
Salı, Mayıs 20, 2014
#DirenCizgiRoman
Gezi sonrasında bir grup genç yazar ve çizer, bir antoloji yapmaya karar verdiler. Gezi'nin yıldönümünde yayına hazır hale getirdiler. Bir dinleyin!
Pazar, Mayıs 18, 2014
Resimli Roman Nasıl Çizilir?
Bir ara Ankara'da, artık nasıl olduysa, Adnan Kahveci'nin danışmanı olmuştu, benim de Maliye'den bursum vardı, gidip tanışmıştım. Hâlâ hatırladıkça güldüğüm, insanı dolandırıcılıktan içeri sokacak, Bakanlıkta infial yaratacak projelerini anlatmıştı. Geçmiş gün, "yapmayın sakın Ali Bey" filan diyordum. Sonradan anladım ki hep bir para projesi var, uyduruyor, ballandırıyor, sallıyordu.
İnsan üzerinden zaman geçince başka türlü bakıyor; kopyacıydı, tüccardı, yalancıydı, sürekli borçluydu ve kandırıyordu ama ne bileyim, şu yazıya bakıp adama bir sempati duyduğumu hissettim. Çocukluğumda yeri olan biri oldu hep. Ali Abi diye üç dört kere mektup bile yazdım...Üç dört çizgi romanımı yayınladı vs vs...
Cuma, Mayıs 16, 2014
Anayı Babayı Mecnun Edenin...
Diyeceğiz di mi?
Fıtrat ve kader ezberine katlanamıyorum. Bu sözcükleri dillerine dolayınca daha iyi Müslüman olunmuyor, hatta zevahiri bile kurtaramazsın, garantisi yoktur demek gerekiyor.
Ölen insanlar için söylenen fıtrat lafını düşünün, her maden kazasında yineliyor. Bu sınav değil ki zayıf aldın çalışırsın kurtarırsın olsun, insan bir kere ölür, işin fıtratla ilgisini bir türlü kuramıyorum.
Ya tüh tüh, ne yazık ki böyle havasında söyleniyorsa eğer şunu hatırlatalım, siyasetin fıtratında var protesto edilmek...Güvenlik gücünün yardımıyla protestocu dövmek işin fıtratında yok...
Buna kader de diyemeyiz...Sabredeceksin, sessiz kalacaksın, geçiştireceksin...Önlem alacaksın, ihmal etmeyeceksin, elinden geleni yapacaksın...Üzüleceksin ama ses etmeyeceksin... Niye? Soma, öylesine bir yer değil artık... Yüzlerce insan ölmüş, binlerce insan yakınlarını kaybetmiş, çocuklar yetim kalmış, çevrede gerilim var, öfkeliler...Her kim olursa olsun konuşacaksın, dinleyeceksin...
AKP Siyaset Okullarında ne öğretiliyor mu diyeceğiz? Fıtrat ve kaderi eğitimden, edebten, vicdandan, sorumluluktan daha fazla mı önemseyeceğiz?
İnsan vatandaşını nasıl tekmeler, nasıl yumruklar? Sen hizmet için oradasın. Sen insanlara sabırla servis yapacaksın...Sen daha haklı değilsin, sen daha güçlü değilsin, sen geçici olarak o makamdasın, sen gidersin, o makam, o makam sahibinin dayandığı gelenek devam eder...
Birini dövüyorsan, senin anlattığın fıtratı da kaderi de tanımıyorsun demektir...Birini gücünle, makamınla, yanındakilerin yardımıyla dövüyorsan sen vicdansızsın, zalimsin demektir.
Perşembe, Mayıs 15, 2014
Anaların ahı viran eyler o tahtı!
İnanıyorsun ya, yukarıda Allah var , Elif, lam, lam, he di mi Danışman? Zülmetmeyeceksin mazluma, Allahsız ve akılsız dedirtmeyeceksin.
Ha mazlum kim dersen Danışman, üç kişinin dövdüğü tek adam mazlumdur, senin polisin tutuyor ve sen tekmeliyorsan, sen mazlum olamazsın.