Bugün, 23 yıl sonra büyüdüğüm mahalleye, çocukluğumun
geçtiği yere, Keçiören'e gittim. İki yıl Adana'yı saymazsak, doğumumdan 1991
yılına kadar orada yaşadım. İtiraf etmem gerekirse sıtkım sıyrılarak
ayrılmıştım, ailem taşındığı için gitmiştim ama, ben de istemiştim bu
"hicranı". Sonra, bile isteye gitmedim, Keçiören, 1984'te Belediye yapılınca,
eh Melih Gökçek ilk başkanlığına burada başlayınca bizim oralar bir başka güzel
(!) olmuştu. Gitmiyordum. Sevdiğiniz bir yeri güzel hatırlamak istersiniz ya, ben
öyle istiyordum. Oraların günbegün mezbelelik olduğunu biliyor, adımımı atmıyor, uzak duruyordum.
Bugün gittim. İlk söyleyeceğim şey şu, uzun süredir, bu
kadar kalabalık bir yer görmedim. Biliyorsunuz Keçiören, Türkiye'nin en büyük
ilçesi. Büyüdüğüm yerlerin bu kadar kalabalık olması, daha en baştan bana çok
koydu. Dağlara taşlara ev yapılması, her yerin asfalt olması içimi daralttı. Nereye
baksam beton, araba, market ve yine araba vardı. Bütün sokaklar arabalar için genişletilmiş,
apartmanların bahçeleri resmen yok edilmişti. Ben Gazino'da büyüdüm, öyle dar
sokaklı bir mahalle değildir bizim orası, halâ da değil...Ama genişletmişler,
apartmanların önündeki park yerlerini sokağa katmışlar. Katsınlar ama bahçeleri
de katmışlar. Ben Lise'ye giderken her evin bahçesinden Leylak kokusu gelirdi,
artık öyle bir şey mümkün değil. Gazinodan Yuva'ya doğru yürürken en az bin
tane Badem ağacı vardı. Artık yok. Yine şanslı sayılırım, büyüdüğüm evin
yanındaki esasen İş Bankasına ait olan arazi park olmuş ve pek çok ağaç o sayede
kurtulmuş. Yol genişletmesi sırasında kesilen ceviz ağaçlarını, kaysı
ağaçlarını, dut ağaçlarını ise tek tek sayabilirim.
Bugün iyi bildiğim sokakları, okuduğum Çizmeci
İlkokulunu, Hüseyin Güllüoğlu Ortaokulunu gezerken değişen sokakları, binaları
inceledim. Bir yer yirmi yılda bu kadar değişiyorsa orada tarih sevgisi,
hemşerilik bilinci, aidiyet duygusu filan olamaz. Sahiden olamaz, bunca sene
dağa taşa asfalt altmışlar, evler yolun seviye olarak üstündeyken altında
kalmışlar, merdivenle inilen bahçeler vardı, iptal edip düzlemişler.
Keçiören, Ankara'nın sayfiyesi sayılırmış. Ankaralılar
havalar sıcaklayınca buradaki bağ evlerine göçeder, okullar açılana kadar
burada kalırmış. Yaşadığım yerin adının Gazino olması da bu yüzden, burada bir yazlık
gazino vardı. 1970'li yıllarda insanlar dondurma yemeye giderlerdi. Tenhaydı,
çok sessizdi. Sahiden çok yeşildi. Çiftasfalt denilen yolun sağı solu ortası
ağaçtı. Arabalar ağaçların arasından geçip giderdi. Yine Gazino'da bilinen bir
park vardı, kışları kapanırdı filan. Duruyor elbet ama çevresini saran, sesi,
tozu engelleyen, gölge veren lükstrümleri kesmişler. Nedenini bilemedim, hadi
ondan geçtim, daha yeşildi, daha mermer olmuş...
Kentsel dönüşüm buralarda da kendini göstermiş, 60'lı
yıllarda yapılan evler yıkılıp yeniden yapılmaya başlamış. Öyle hoş binalar
vardı ki yenisini yaparken sıçıp batırmışlar... Ülen diyorsun azıcık hatıra
bırakın, siz doğmadan burada yaşayan birileri vardı...
Resimdeki bina ilkokulumdan. Papazın Evi derlerdi, bir Ermeni
evi anlayacağınız...Malum, Keçiören yüz yıl önce Ankara'nın Ermeni yerleşim
yerlerinden biri. Papaz'ın Evi, Çizmeci ilkokulunun içindeydi, kırk yıl önce,
hafif zeka özürlü çocuklar orada eğitilirdi. Papaz deyişi evvelden kalma, ahali
öyle derdi, orası için kiliseydi diyenler de çıkardı, ben çocukken mahallede Ermeniler
vardı ama tek tüktü. Daha doğrusu Müslüman olmayan ve Ermeni olduğunu söyleyen Ermenileri
kastediyorum.
Uzatmayayım, bina Milli Eğitime aitti... Gidince
farkettim, bina restore edilmiş, anaokulu olarak kullanılıyormuş, aslıyla ilgisi olmayan biçimde restore edilmiş,
böyle değildi diyelim. Adını da "Seğmen" koymuşlar, tam Ankara olmuş.
Ne yapmışlar, her yerde rastladığımız "Türk Evi" havası vermişler,
benzetmişler... Hani argoda dayak yemiş birisine denir ya "fena
benzetmişler" diye aynen öyle benzetmişler...
Çok iyi bir yorum.Ben de aynı dönemde Çizmeci ve Hüseyin Güllüoğlu Orta okulunda okudum.Hayatımın en büyük şansı burada çok iyi öğretmenlerle karşılaşmamdı.
YanıtlaSilEvin üstüne de kat çıkmışlar. Halimizin özeti.
YanıtlaSil