Avrupa'da en fazla gökdelen bizdeymiş (417). Rakamlar
doğruysa açık ara öndeyiz. En yakınımızda Almanya var (282). Şaşırır mıyız buna,
yok canım niye şaşıralım. Sağcısı solcusu futbolcusu bunu istiyoruz.
Küçük sevmiyoruz, herkes bizi görsün istiyoruz. Normal
ilgimizi çekmiyor, bizi kesmiyor, küçükle gururlanmıyoruz, mütevazı olan bize önemsiz
geliyor. Küçük olan bir camii bile olsa yetinemiyoruz. Hep daha büyüğü olmalı, karşısında
titretmeli, bakanları şaşırtmalıyız. Küçük bizi utandırıyor.
Atatürk'ün doğduğu ev küçük olur mu deyip hoop daha
büyüğünü çıkartıyor, işte bu evde doğdu diyoruz. Atatürk ölüyor, ona dünyada
benzeri bulunmayan bir kabir yapıyoruz.
Herşeye bir kaç kat çıkmak istiyoruz. Abartıyoruz, bu
abartıyı normalleştiriyoruz. Ne var yani, kime ne zararı var, daha fazlasını
hakediyor diyoruz.
Tarihi sevmiyoruz, kahramanları konuşuyoruz. Kahramanlığı az bulup
hikayeleri değiştiriyoruz. İçimizde daimi bir sıkıntı. Hikayeleri değil çok
konuşulacak hikayeleri istiyoruz.
Şimdi bu camii, Ulus'taki Leblebicioğlu Camii, 1713'te
yapılmış, çehresi-kapısı değiştirilmiş, niye diyemiyorum. Çünkü nedeni belli,
küçük bu camii, önemsiz, gösterişsiz, alelade, sıradan, dikkat çekmeyen bir
şey...Dikkat çeksin isteniyor. Bu kadar küçük bir camii, bizi taşıyamıyor çünkü.
Bir şaşası olmalı. Tarihin, kültürün hiç bir anlamı yok, büyük olmadıkça...
Bu kadınlar, misyonerler, Müslümanlığı savunuyor, yaymaya çalışıyorlar. Güzeller ama güzel
olmaları yetmiyor. O gökdelenler gibiler. Her yerden görülmeliler, şaşırtmalılar. Göğüsleri olması yeterli değil, kocaman göğüsleri olmalı, dudakları
hemen farkedilmeli, saçları göz almalı, dar elbiseler giymeliler ki dikkat
çekmeliler...
Aynı şey mi demeyin, aynı şey...
Gidişat o ki, gökdelen sayımız beş yıl içinde bütün
Avrupa'nın toplamını geçecek. Allahım sana geliyoruz!
YanıtlaSiliki nohut oda bir bakla sofa icin 500,000-600,000 TL odemeye hevesli alici talebi oldugu surece gokdelenler ve muteahhitlerin dev kazanci devam eder sanirim.
Sezen Tumer