Pazar, Mart 20, 2022

Up Up da Nereye Kadar?


El artırmak diye bir şey var. Siyasetten spora her yerde rastlıyorsunuz buna. Maç bitiyor, kazanıyorsunuz ama o kazanmak kimseye kafi gelmiyor. Birilerinin haddinin bildirilmesi şart oluyor. Sadece sevinmek yetmiyor, birine küfretmek de gerekiyor. Kural böyle. Up up!! tadında bu böyle gidiyor. O yüzden aslında ne tam seviniyoruz ne tam öfkeleniyoruz. Öfkemizde bir sevinç, sevincimizde bir öfke  eksik olmuyor. 

Up up!! deyişim de şundan. Amerikan filmlerinden argomuza geçti. Giderek yükseliyorsunuz ya, bir önceki "level" sizi kesmiyor artık. 

Rakibimiz İrlanda değil, içimizdeki İrlandalılar oluyor. İrlanda vesile, maç vesile, galibiyet vesile... O öfkenin içinde öyle bir mağduriyet var ki... Yahu dur bir konuşalım desen, adam yumruğu çakacak suratına. Sen de İrlandalı olacaksın çok konuşursan. 

Ben çok seviyorum bu deyişi mesela "ekmeğine yağ sürüyorsun" diyorlar. Ya ne desen ne yapsan fark etmiyor, düşmana fayda sağlıyorsun çünkü. Ya sev ya terket deniyor ya, hah işte onu, ruhen diyelim, sağcısı solcusu çok seviyor.

Siyaset nedir, tefrik etmektir. Yola bakarsınız, yolcuya, yoldaşa, kendinize, gidilecek yere... Bütün dinlerin ve bütün ideolojilerin tarihini kazıyın, altında mutlak bir pragmatizm görürsünüz. Koşullara göre Marksizm, Müslümanlık ya da Milli Kurtuluş Hareketleri pragmatik davranmış, özgürlükle ve yaşam alanlarıyla ilgili sınır(lar) belirlemiş, bazen gerilemiş ve bazen ilerlemişlerdir. 

Siyaseti ve siyasetle ilişkiyi, el artırmaya çevirirseniz, siyaset yapamaz, sürekli slogan atar hale gelirsiniz. Hainler, dönekler, alçaklar, şunlar bunlar... Ne deseniz yetmez gelir insanlara... En başta kendinize yetmez gelir... Öfkelenmeniz gerektiği yerde şaşalar, sadece günah keçinize döner, sadece ona konuşur olursunuz, rakibinizi karıştırırsınız. 

Haklı bir öfkeyi değil ezberlenmiş bir öfkeyi yineleyen biri olur çıkarsınız. [2013]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder