Cuma, Mart 22, 2013

Asıl Mesele Yerli Üretim Yapabilmekte


+ Levent CANTEK kimdir bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? 

Ankaralıyım. 12 yıl üniversitede çalıştım, doktora yaptım. Sonra istifa ederek İletişim Yayınlarında editör olarak çalışmaya başladım. Toplum ve Bilim Dergisi yayın yönetmenlerinden biriyim. 2010 yılından bu yana da tv dizi senaryoları yazıyorum 

+ Çizgi roman ile tanışmanız nasıl oldu? En sevdiğiniz çizgi roman karakteri veya karakterleri hangileridir? 

Benim büyüdüğüm yıllarda, çizgi roman büyük satış rakamlarıyla dolaşımdaydı. Büyük eğlenceydi. İştahlı bir okurdum, çok okuyordum. Geriye dönüp baktığımda beni en çok etkileyen çizgi romanlar sanıyorum Karaoğlan, Tarkan, Volkan gibi yerli çalışmalar Tenten, Torgal ve Ken Parker gibi yabancı çizgi romanlardı. Türkçede yayınlanıp da okumadığım bir seri yoktur. 

+ Türkiye'de Çizgi Roman kitabını yazma fikri nasıl oluştu? 

1985 yılında Korku ve Conan dergilerinde senaryosunu yazdığım çizgi romanlar yayınlanmıştı. Okur mektupları köşelerinden pek çok isimle mektup arkadaşlığı kuruyor, haberleşiyorduk. Doksanlı yılların başında ben fanzin çıkarmaya başladım. O dönem 1989 sonrasıydı, özel televizyonlar patlamış, geçmişe dair eğlence biçimleri değişmişti. Çizgi roman satmaz olmuş, hiçbir  yerde bulunmaz olmuştu. Şöyle söyleyeyim, çıkardığım Koloni fanzinini İstanbul’a getirdiğimde konsinye bırakabileceğim sahaf yoktu. İnatçı bir adamımdır, bu yokluk bana dokunuyordu. İade-i itibar kazandırmak gibi bir çabaya girdim ve eski çizerlerle-koleksiyoncularla görüşmeye başladım. Çok el yordamıyla yürüyebiliyordunuz. Sevdiğim ve beğendiğim bir çalışmam değildir, bugün yazsam başka türlü yazabileceğimi biliyorum ama bana da alana da katkısı oldu o kitabın. 

+ Türkiye'de bu işe gönül vermiş çizgi roman yazar ve çizerlerinin gelecekten beklentileri nelerdir? Yayınladıkları eserlerin satışlarından memnunlar mı ? 

İnanın bilmiyorum. Özellikle çizerler hakkında sanat dergilerinde bir inceleme yapılmaması, konuşulmaması beni hep üzerdi. Hâlâ da böyledir, onlarla röportaj yapılır. Röportajta çizer enformasyonu verir, karşıdaki insan o ne yapmış bilmiyordur. Bu durumdan memnun olduklarını sanmıyorum. Satış hiçbir zaman yüksek olmadı ayrıca. O yüzden çok satan gazete ve dergilerde telif karşılığı çalıştılar. Yayınlanan işleri albüm olarak topluyorlar, onlar da eski ve tekrar oluyor, bugünü yakalayamıyor ve az satıyor. 

+ Türkiye'de çizgi roman yazarlığı ve çizerliği yapmanın zorluklarından bahseder misiniz? 

Yazarlık ve çizerlik diye bir şeyden bahsetmek pek mümkün değil aslında. Çizerler geçim derdiyle başka başka işler yapmak zorundalar bugün. Arta kalan zamanlarda çizgi roman yapabiliyorlar. Ama bu durum edebiyat alanında da böyledir. Orada da romancılar başka işlerde çalışırlar ama işlerini de üretirler. Yazmazsa kötü olacaktır çünkü. Ben bizim çizerlerimizin bu özveriyi gösterememelerine oldum olası kızarım. Telif almasa hiç çizmeyecek dünya kadar çizerimiz vardı ve var. Çok anlamıyorum. Çizgi roman çok zor diyorlar, roman kolay mı diyorum onlara. 

+ Türkiye'de çizgi romana gönül vermiş biri olarak Avrupa, Japonya ve Amerika'daki meslektaşlarınız hakkında fikirleriniz nelerdir? 

Eğer bir araştırmacı olarak soruyorsanız pek çok Batılı araştırmacı ve akademisyenden iltifat aldığımı söyleyebilirim. Çizgi roman ve mizah hakkında yazdıklarımı görünce şaşıran çok akademisyen ve çizgi roman tarihçisi sayabilirim. 2008 yılında Almanya’dan sergi küratörlüğü yapmam için yapılan teklif çalışmalarım nedeniyle oldu veya 2007’de Fransa’dan Angoulême’den 1 yıllığına çalışma daveti aldım vs vs. Örneğin çıkarmış olduğum Serüven dergisinin sahiden çok nitelikli yarı-akademik bir dergi olduğunu biliyorum. Bu işlerle özel olarak uğraşmak, networklere dahil olmak gerekiyor. Bunu istemiyorum artık. Ben heyecan duyduğum işler yapmak istedim hep, çizgi roman hakkında yazmak eskisi kadar heyecan duyduğum bir şey değil. Radikal Kitap’ta yazdığım yazıları esasen alana ve yayıncılara destek vermek için sürdürüyorum. 

+ Dünya'da çıkan çizgi romanları güncel olarak takip edebiliyor musunuz? En çok hangi tarz çizgi roman okuyorsunuz? 

Etmeye çalışıyorum, eskiye nazaran bu işler çok daha kolay artık. Grafik roman okuyorum. Bu konulardaki kıstasım şu aslında: iyi hikaye olduktan sonra her türü okurum. İlgi gören, çok satan şeyleri veya az satan ama saygı gören işleri ayrı ayrı izliyorum 

+ En beğendiğiniz çizgi roman çizerleri ve yazarları kimlerdir? 

Ben çok obur bir okurum. Çok fazla sayıda çizeri ve yazarı izlemeye çalışıyorum. Bu soruyu on yıl önce sorsaydınız Berardi, Pratt, Pekar diye başlayıp çok isim sayardım. Eğer benim gibi işi ve ilgileri yüzünden çok okuyorsanız keşfetmek daha mühim bir hissiyat oluyor. Çizgi roman dünyasındaki insanlar beni bu alanda yaptığım işlerle biliyor ama ben Türkçe edebiyat editörüyüm, yetenekli yazar arıyorum diyebilirim. Dünya kadar dosya okuyorum. Bu bakma ve arama alışkanlığı bende çizerlere bakmaktan geliyor aslında. Hiç fena olmayan bir görsel hafızam vardır. Genç çizgicileri mutlaka takip ediyorum. 

+ Çizgi roman yazar ve çizerlik yapmaya gönül vermiş gençlere tavsiyeleriniz neler olur? 

Yazarlara, çok okusunlar, çizgi romanla yetinmesinler, az konuşsunlar, büyük yönetmenleri izlesinler derim. Çizerlere, beğen butonuna mahkûm olmasınlar, sahiden çok çizsinler, az konuşsunlar, üretimleriyle hatırlanacak bir hayat dilesinler derim. Genel şiarımız “ben bir cahilim olmalı”. Dar bir çevrede beğeniliyor olmak kadar saçma ve köreltici bir şey olamaz. 

+ ZİFİRNAME ve DUMANKARA'nın tanıtım gecesi gibi imza ve söyleşi günlerinin daha sık yapılması, böylece biz Türk çizgi roman okurları için yazar ve çizerlerimizi daha yakından tanımamıza olanak sağlanması hakkında düşünceleriniz nelerdir? 

Asıl mesele yerli üretim yapabilmekte. O olabilirse bu tür etkinlikler olabilir. Dumankara'da teaser yaptık, özel bir bestesi vardı o teaserın. Çizgi romanın konuşulur olması gerekiyor. Nostaljiyle yürümez bu işler. Yeni nesil üretimler olmak zorunda. Kalabalık ve tok sesli işler. Daha da mühimi süreklilik. Tek atımlık işlerle bir rüzgar oluyor ve geçip gidiyor. Daha da açık bir şey söyleyeyim, yabancı çizgi romanlar hakkında yazıyor, çiziyor, satın alıyorum ama yerli üretilmiş bir iş kadar değerli değil hiç birisi. 

+Deli Güçük Zifirname 3.kitap çıktı. Bu kadar insanın bir arada üretiyor olmasının sırrı nedir? 

Birkaç sebep var. Daha önce çıkan iki kitap. var Birlikte üretebileceğimizi gördük. İkincisi, yapmak ve yaptığı işin karşılığını görmek istiyor üreticiler. Olabildiğince az konuşup üretmek daha doğru. İş çıkınca, çıkacağını bilerek üretime katılıyor insanlar. 

+ DUMANKARA' da bu kadar çok çizer ilk kez bir araya geliyor galiba, yanılıyor muyum? 

Türkiye’de bu kadar çok insanın katıldığı bir kitap yok. Dumankara bu bakımdan bir ilk. Tamamen yerli ve özgün bir iş. Hatta bu albümde ilk kez çizgi romanı yayınlanan insanlar var. Kimse onları farketmeyecek bile. İleride daha çok hikâyeli, daha kalabalık işlere de girişmek istiyorum 

+ Sizin imzanızı taşıyan kitaplarınızın satışından memnun musunuz? 

Beni motive eden şey bu değil ama satarsa şu bakımdan iyi olur. Dumankara ya da Deli Gücük’te birlikte çalıştığım arkadaşlar mutlu olurlar. Benim için bu daha mühim. Dumankara, bir hafta içinde ikinci baskı yaptı. E bu güzel, kötü değil. Deli Gücük zaten satıyordu, satacaktır. 

+ Erdil Yaşaroğlu bir söyleşisinde İktidar kimdeyse onunla uğraşırsın. Mizah; güç kimdeyse, kim halkı eziyorsa onu eleştirir” siz bu fikre katılıyor musunuz? 

Teorik olarak bu hep tekrar eden bir klişe. Yanlış değil ama örnekler üzerinde tartışılabilir. Başka bir konu bu. 

+ Yeni projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz? 

Berat’la (Pekmezci) ile Emanet Şehir isimli bir grafik roman hazırlıyoruz. Kırklı yıllarda geçen, başarısız bir romancının etrafında gelişen bir dönem hikâyesi bu. Utku (Yavaşça) ile Çengel isimli 70’li yıllarda bir futbol simsarının etrafında gelişen bir başka grafik roman çalışmamız daha var. Uğur (Sertçelik) ile Ormanda isimli fantastik korku denebilecek başka bir çalışma daha yapıyoruz. Deli Gücük 4 için çalışmaya başlayacağız. Arada yine büyük kolektif işler çıkar diye düşünüyorum. 

+ Çizgi roman severlerinin bir arada olduğu internet sitelerini takip ediyor muşunuz? 

Etmiyorum. Açıkçası çok kavga çıktığı için sahaflardan da sitelerden de uzak duruyorum. 44 yaşındayım, çok az vaktim kalmış olabilir, başka hayallerim var, onların peşinden koşmayı tercih ediyorum 

+ Bir çizgi roman sever olarak sorularıma samimice cevap verdiğiniz için teşekkür ederim... 

Ben teşekkür ederim

[Altın Madalyon çizgi roman sitesi için Murat Tüfekçiler'le konuştuk]

4 yorum:

  1. İlgiyle okudum.Tebrikler,başarılarınızın devamını dilerim.

    YanıtlaSil
  2. Levent bey vakit ayırıp sorduğum sorulara samimice cevap verdiği için kendisine tekrar teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkürler İncili Günler. Başarı değil de yapıp edilenlerin dökümü diyelim bunlara.

    YanıtlaSil
  4. Ben teşekkür ederim Murat Bey...

    YanıtlaSil