+ Jôi-Uchi: Hairyô Tsuma Shimatsu,
güzel film. Bir Samuray filmi gibi gözüküyor ama kadın karakteri Icha çok
etkileyici. Japon entrikası. + Nokta'nın uzun ve
tek sahneli dili ilginç. Oyuncuları zorlamış, o da niteliği etkilemiş. Kamera
sahiden takdire şayan (30 Eylül). + Rock of Ages, beklediğim gibi çıktı. Sadece vasat
değil arkaik de olmuş (29 Eylül). + 30 Beats, genç kadınlar erkekler, kazanırsın
kaybedersin, maç üstüne maç! önümüzdeki maçlara bakacağız dünyası , ilişkiler
ilişkiler (28 Eylül). + Kötü
ve sakil film kontenjanı: Terror of Dracula Resident (27
Eylül). + Evil Damnation,
ergen aksiyonu, çok emek verilmiş, devamı var zihniyetiyle cevapsız bitiyor (26
Eylül). + Ao the Last Hunter, iyimser ve sıcak bir film. Neandertalin tükenişini romantize ederek anlatıyor,
Homo Sapiensler kıyıcılar olarak geziniyorlar (25 Eylül). + The Hangover Part II, iyi çizilmiş karakterler ikinci
filmi de götürmüş, komik epeyce sahnesi var (24 Eylül). + Juan
of the Dead, zombi modasından, ilginçliği latin kenar mahallesinde
gelişmesi, hafif ve kanlı diyelim, esprili (23 Eylül). + The Belgrade Phantom, 1979 yılında Belgrat'ta bir
Porsche çalınıyor, yarı belgesel güzel bir film (22 Eylül). + The Avengers, gişe filminin hakkını veren iyi
sahneleri var, Hollywood her zaman iyi oyuncu buluyor, vakit geçiriyor (21
Eylül). + The Cold Light of Day, iyi başlamıyor, karakterler iyi
oturmadan level atlıyor ve hepten vasatlaşıyor. Filmden kalan: çatıdan düşme
sahnesi ve el hak maharet dolu (20 Eylül). + Guns Girls and Gambling, Tarantinovari,
komik bir pulp anlatacağız, herkes birbirini kandıracak hehoyt filmi olmuş (19
Eylül). + Poulet Aux Prunes,
kederli bir Satrapi hikayesiydi. Film bir parça oryantal olmuş, ama dar mekanda
güzel bir aura yaratmışlar. Keman yerine tar duymak isterdim, zalimsin
piyasa...(18 Eylül). + Batman The Dark Knight Returns Part 1 Animasyonunu
beğenmedim, estetik olarak vasatın altında, çok televizyon işi olmuş (17 Eylül)
. + Tuna ile Cesur'a gittik. Ekseni itibarıyla feminist bir film.
Anne-kız hikayesi ve jönprömiye yok. Korku öğeleri hakim ve sıkı tempolu (16
Eylül). + Snabba Cash, iyi bir keşif oldu, ilham verici (15
Eylül). + Top Sensation (1969), tuhaf bir film diyelim. Edwige
için seyretmiştim, başka bir resim çıktı (14 Eylül). + Grafik roman hakkında bir dergi yazısı yazdım (13
Eylül). + Prometheus, klişeleri bilen ve iyi yürüyen bir bilim
kurgu, fazla oyuncu var hissi de yaratıyor, o zaafı (12 Eylül). + Lola Versus, vasat bir komedi ama iyi sahneleri var,
mainstream bir iş değil, ilişkiler ilişkiler (11 Eylül). + Snow White and the Huntsman, ben beğendim, ilginç bir
Pamuk Prenses yorumu olmuş, çok başarılı sahnelere sahip. Ticari olarak bana
çok akılcı bir tercih gibi gelmedi o ayrı (10 Eylül). + Freelancers,
kirli polis hikayesi, siyah adam aksiyonu, klip estetiği hakim, devriye
sahneleri fena değil ama suça bulaşma gerilimi derinleşmiyor (9 Eylül). + Demek Korsan Olmak
İstiyorsun, mini film DVD, vasatın altında (8 Eylül). + Tuna, sünnet oldu, gün ona ait, gelenler gidenler,
hediyeler, kabuslar, stresler, "bak bitti oğlum" (7 Eylül). + Blitz, yakın dönem
BBC polisiyelerini andırıyor. Çok karakterli, kimileri epey havada kalıyor.
Statham yüzünden nasıl biteceğini tahmin ediyorsunuz (6 Eylül). + Kingdom of Gladiators, kötü film, mesele bütçe kısıtı
değil, kendilerinden de memnunlar (5 Eylül). + Une vie de Chat,
dar bir hikayesi var, finaldeki aşkı içerde genişletebilirlermiş ama atmosfer
harika, su gibi akıyor (4 Eylül). + Dark Shadows,
iddiası ölçüsünde derinlikli değil. Tv mantığı filmin odağını dağıtmış, öte
yandan eğlencelik elbette (3 Eylül). + Batman üçlemesini, son film nedeniyle yeniden
izlemeye karar verdim. Batman Begins ile
başladım (2 Eylül). + Dylan Dog Renk Cümbüşü'ndeki ilk
hikayeye dahil olamadım, çevirisi mi nedir bilmiyorum bir derdi var. Ama diğer
üç hikayeye gayet güzeldi (1 Eylül). +
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder