Cuma, Ekim 12, 2018

Teks’in Kuralları, Dipnotları ve Tortuları


I
Teks öykülerinde “mesele” hakkında okuyucu, daima Teks’ten daha fazlasını bilir. Sorumlular ve entrikadan haberdardır. Teks’in işin içinden nasıl sıyrıldığını izler.


II
Entrika dedim de dostumuzun serüvenlerinde aşk entrikası yoktur. Sanırım Bonelli, işin ciddiyetini bozduğunu “düşünüyordu”. Erkekler dünyasında geçer olaylar.


III
Kötü adamın suçları asla ve asla rastlantısal olarak değil, bir çıkarsama (!) sonucu ortaya çıkar. Rastlantı sonucu ortaya çıkan “suç ve suçlular” kesinlikle ikinci dereceden kötülerdir ve kötüye giden yolu kolaylaştırırlar.


IV
Ölüm ve öldürme olmadan Teks olmaz.


V
Teks, yanında dostları olsa bile tüm olayların tek çözücüsü ve akıl yürütücüsüdür. Ekip haline gelmeleri ya da Teks’in telgrafı ile toplanmaları, düşmanın eşitsiz bir biçimde kalabalık olması yüzündendir.


VI
Suçlu kesinlikle “gerçekçi” yöntemlerle ve bu gerçekçiliği besleyen kan ve ölümlerle ortaya çıkarılır.


VII
Asıl suçlu, Teks ona ulaşana kadar bütün kozlarını kullanır. Sıradan biri değildir, böyle olması okurla alay etmek anlamına geleceğini tahmin edersiniz herhalde. Teks, tanınan, ne yapacağı tahmin edilen “bela” bir heriftir, onu hafife almak daima pahalıya mal olur... O sebeple sürekli tuzak kurulur, “yollar” zorlaştırılır. O yol, ne kadar çetrefilli olursa o kötü, o kadar daha “kötü” olacaktır ve Teks’in öfkesine değecek biridir. Okuyucu nezdinde öç almayı meşrulaştırdığı gibi endişe de yaratmalıdır.


VIII
Asla tek suçlu yoktur, bütün kötülükleri üzerinde yoğunlaştıracak “kötü” ise Mephisto gibi istisnadır. Mephisto’nun yanındakilerin onun maşası olduğunu ve her halükârda tek başına, o “teke tek” kavgaya kalacağını biliriz. Suçlular, bütün serüven romanlarında olduğu gibi örgütlüdür, para için bir araya gelmiş serseri ve haydutlar (“pislikler”) olduğu gibi bir tarikatın sadık üyeleri de olabilmektedirler. Para için işe bulaşanlar işler ters gidince (zira Teks olaya karışmıştır bir kere) kaçmaya çalışırlar ancak (ihanetin sonu ölümdür), bizzat örgüt tarafından cezalandırılırlar. Organize olanların önemlice bir kısmı Afrika ve Asya gibi “üçüncü dünyalı” tarikatlardır. Böylelikle şiddetin yanına “büyü ve egzotizm” katılmıştır. Emir kulu olan aklı kıt dev muhafızlar, sinsi yardımcılar çıkar ortaya. Tehdit, şantaj ve para hırsı dolaşır karelerde...


IX
Kara büyü ve tarikat göndermelerinin Allah sevgisi ya da yardımseverlikle bir ilgisi yoktur elbette. Bir parantez açalım “din adına cinayetler işleyen” bir kötü yoktur Teks öykülerinde. Para ve iktidar hırsı kötülerin belirleyicisidir, bir “ideal” uğruna savaşan varsa bile onlar yalnızca kandırılmış “maşalardır”.


X
Teks’te suçların temelini mülkiyet haklarına tecavüz ve yasalara uymamak oluşturur.


XI
Teks’in yöntemlerinden en çok şehirliler ve eğitimli liberaller hoşlanmaz.


XII
Teks, “doğa”dan gelir, özgür bir adamdır-şehrin değer yargıları onu pek ilgilendirmez. Bu yüzden eylemleri nedeniyle –ve elbette kelimenin dar anlamıyla- bir devrimcidir, çünkü kanun koyucudur. Öte yandan bu “düzene” karşı “bu düzeni biliyor ve onu bu biçimiyle reddediyorum” diyebilecek bir marjinal de değildir. Daha çok bir kanun koruyucu ve ahlâkın temsilcisidir.


XIII
Teks, bütün zamanların en çok konuşan kanun adamıdır. Bütün planlar, tuzaklar ve yapılması gerekenler uzun uzun konuşulur.


XIV
Teks evreninde “gizem” yoktur, okuyucu görülenler aracılığıyla “evreni” kolaylıkla anlayabilme imkânına sahiptir. Bu sebeple kötüyü Teks’ten çok daha önce okuyucu görür. Görür görmez de tanır.


XV
Teks’i gülerken hatırlamak için Karson’a ihtiyaç duyarız.


XVI
Teks’te edebi dalgalanmalar, derin insanî çözümlemeler bulunmaz. Ne Teks kendini sorgular ne de kötüler. Kolay, akıcı bir zihin uyarıcıdır. 


XVII
Bonelli’yi Teks olmadan düşünemediğimiz ve bilebildiğimiz düşüncelerini dolaylı ya da dolaysız Teks üzerinden aktardığı için şöyle bir tortu kalmıştır bende... Dünyaya karşı bir husumet taşımaktadır, öfkeli bir mektuptur yazdıkları. Teks, intikamdır hayattan ve elbette Bonelli’nin rüyası.


XVIII
Yıllar öncesinden, Panorama dergisinde çıkmış resimleri var aklımda Bonelli’nin. Yaşlı bir adamdır artık. Kovboy kıyafetleriyle turistik bir gezinin ortasında, Vahşi Batı’da. Sert hatları, çatık kaşları mühürlüdür yüzüne. Bir rahip gibi yaşamış öfkeli bir adamdır sanki. Bir eğlence içinde dahi ciddiyetini bozmamaktadır, çocuklaştığını kabul etmeyecek kadar vakur!! Belinde içi “yalancı” kurşunlarla dolu bir altıpatlar!!

1 yorum: