Harakiri yeniden çıkmaya başladı. Bir güzellik olmuş, Bülent Arabacıoğlu, dergide kısa bir En Kahraman Rıdvan serüveni çizmiş. Umarım çizmeye devam eder. Arabacıoğlu, taklit edilmesi çok zor çizerlerden biri. Kareler arası devamlılığı veya çiniyi kullanma biçimi bakımından benzersiz bir çizer. Frankofon tarzında onun kadar disiplin ve sadakat gösteren bir başka çizerimiz yok.
Öte yandan özellikle Rıdvan hikayelerinin çok eskidiğini, hikaye olarak kendini yenileyemediğini düşünürdum. Bu bakımdan yeni çizilmiş bir hikaye olması beni heyecanlandırdı. Okuduğumda garip hissettim. Rıdvan'ın yeni hikayesini mi okudum, eskilerden birini mi anlayamadım. Bu muhtemelen iyi bir şey ama buna da emin olamadım. Garip gelebilir söylediğim. Çizgi olarak hiç değişmemiş, bunca sene çizmiyorsunuz, uzaklaşıyorsunuz ama sonra sanki hiç birşey olmamış gibi kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Tek kelimeyle harika bu. Hikayeyse 1992 yılında da yayınlanabilirmiş örneğin. Bunca yıl geçmiş, hikayedeki tek fark, uzaylı yaratıkların cep telefonu aracılığıyla dünyaya girmeleri. Mizah değişmiş, dünya değişmiş ama Rıdvan değişmemiş. Ne söylesem haksızlık olacak çünkü anlaşılıyor ki Arabacıoğlu çizmek istiyor, belki yer bulamadığı için çizememiş bunca yıl. Bu yetenekteki bir ustanın aşkla yeniden başlaması sahiden harika. Pek çok yaşlı çizer küskünlükle çizmiyor, konuştuğunuzda anlıyorsunuz ki yıllar öncesinde kalmış, hâlâ birilerine kızıyor, dergileri beğenmiyor..Hiç tanımadığı gençlerin patron olmasına hayıflanıyor şu bu...Bence hepsi incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler ama çizmiyor işte...Ben Türkiye'de çizerlerin bu kadar erken yaşlanmasına sinirleniyorum. Arabacıoğlu, yaşlanmamış, imrenilecek kadar bir hevesle ve aşk ölçüsünde bir güzellikle çiziyor.
Benim derdimse hikayenin eskiliği. Keşke dedim, hikaye doksanlarda geçseydi, o espriye dayansaydı veya bir başkası senaryo yazsaydı. Bu haliyle nostaljik olmaktan kurtulamayacak sanki. Hikaye değil imgesi konuşulacak. Yeni olan illa iyi olacak diye bir şey yok ama yenilenmek iyidir, öğreticidir...
Rıdvan yorumuna katılmamak mümkün değil ama o orta sayfa... Gırgır'ın son 2 yılını, Hıbır'ın "ı" ları düşmemiş zamanını, Leman'ın daha Limon olup herkesin suyunu sıktığı zamanlardan bugüne Bülen Arabacıoğlu çizgisi görmek bile yeter bu gözlere. Yine de orta sayfa orta sayfa işte. Çocukluğumdaki Gırgır gibi... O tür bir sayfayı bir tek o çizebilir...
YanıtlaSil