Hayata, konuşmalara ve şikâyetlere kötülükle başlayamayız. Kötülükle karşılaşmak ve bu deneyimi yaşamak bizi derinden etkiler ve her düşüncemizi belirler, bunu yadsıyor değilim. Bazen öyle bir öfkeyle karşılarız ki onu kolay kolay unutamayız. Deprem olduğunda bunu hakettiler demek tabii ki doğru değildir, utanmamızı gerektirir. Utanmayan da iyi insan olamaz. Memleketteki sıradan faşizm öyle bir halde ki, öyle bir hınçla dolu ki her konuşmayı, her iddiayı baştan ayağa dönüştürüyor. Tuhaf biçimde yadırgamıyoruz, diyoruz ki bu adamlar böyle… Bunlar doymaz ve utanmaz… Her insanın ölümü kötüdür, hiçbir ölüm haklı olamaz, bizi mutlu edemez. Eğer her meseleye aktüel didişmelerimizle bakarsak insanlığımızı, iyi bildiğimizi sandığımız doğrularımızı ve inandığımız düşünceleri yitiririz. “Allah’ın parmağı yok ki” “taş atarken düşünselerdi” demek, lafı “şehitlerimize” getirmek hangi insaniyetle açıklanabilir. Benim derdim şu, konuşmaya bu laflardan başlamamak gerekiyor. Çünkü bütün bu açmazda ve katukillide derin bir iyilik ve iyicillik de var, başka türden bir hassasiyet de var. Depreme yardım eden, hatırlayan, üzülenler de var, bir şeyler yapıyorlar. Hınçlarımızın bizi dönüştürmesine direnmemiz gerekiyor, hayatla olduğu kadar kendimizle de mücadele etmemiz gerekiyor. Konuşmaya kötücüllüğü teşhir ederek değil de o kötücüllüğü akılda tutarak ama o iyiliği vurgulayarak başlarsak başka türlü yaşayabiliriz gibi geliyor bana. Kastettiğim Polyannacı bir iyimserlik değil tabi ki… İnsan teki kötüdür diyenler çıkabilir, tartışırım, ben insanın iyi şeyler yapabilme yeteneğine inanıyorum…
Hocam yorumunuza kesinlikle katılıyorum. Sadece iyiye gideceğine olan inancım/inancımız giderek azalıyor ne yazık. Gerçekten barış isteyen az sayıda kişinin konuşmaktan korktuğuna tanık oluyorum.
YanıtlaSilBu arada gönderinizdeki görsel gördüğüm en ürkütücü resimlerden biri. Hatta yorum yazma sebebim de o:) Bir anda görünce içim sıkıştı. Sonra farkettim ki sadece karanlık var. Önce boşluğu dolduruyorum sonra oraya koyduğum şeyden korkuyorum.
Barış olamayacak diye zaman zaman ben de korkuyorum, ümitsizliğe kapılıyorum. Ölümler olduğu için bu meseleyi konuşmak çok zor. Bu noktadan bakınca hiç bir şey konuşulamıyor. Dün ve bugünü değil yarını hatırlamak gerekiyor, bunu hepimiz biliyoruz ama yapamıyoruz, çünkü yas süreci hep devam ediyor. Ben iyimserim yine de, tarih gösteriyor ki, insanlar ancak çözebilecekleri şeyleri mesele ediyorlar. Diyebileceğim bu. Sevgiler...
YanıtlaSil