Yakın dönemin en ünlü mizahi çizgi romanlarından biri olan Bone bir süredir Türkçede yayınlanıyor. Bone, 1991-2004 yılları arasında yayınlanan, alınabilecek en önemli ödüllerini kazanan, okur ve entelektüel ilgisine mazhar olan itibarlı bir Amerikan çizgi romanı. Yaratıcısı Jeff Smith, henüz 31 yaşındayken başladığı Bone sayesinde sadece şöhrete değil, ticari başarısı nedeniyle yayın(cı) bağımsızlığına ulaştı. Büyük yayınevleri dışında çalışarak yayın yapılabileceğini ve popülerlik kazanılabileceğini gösterdi böylelikle. 2004 yılında başladığı yeni çizgi romanı Rasl’ı da bu biçimde sürdürüyor bugün. Boneville karakterlerini çok küçük yaşlardan itibaren geliştirdiği anlatan Smith için Bone bir hayat projesine olmuş hep. Bone’ı defaatle yayınlatmaya çalışmış, çeşitli çalışmalarında ucundan kıyısından hep onları anlatmış. Epeyce neşeli ve açık sözlü biri, geçmiş deneyimlerinden rahatlıkla ve tebessümle bahsediyor; anlıyorsunuz ki inatla sebatla zorlamış kapıları, başaramasaymış eksik kalacakmış.
Jeff Smith, Bone dünyasında, izliyor ve biliyor olsak da Kuzey Amerika kültürünün daha yakından tanıdığı popüler klişelere başvurmuş. Malumunuz mizah yaşadığı yere benzer. Tiplemelerini Walt Kelly’nin Pogo’sundan (1948-1975) almış örneğin. Pogo, bizde hiç bilinmemekle birlikte, Amerika’nın çok sevilmiş bant karikatür dizilerinden biridir. Pogo’nun naiflikten beslenen espri evreni, anlaşılan o ki Smith için iyi bir referans olmuş. Diğer yandan, Bone’un asıl kaynağı Walt Disney olarak da gösterilebilir. Zaten dizinin ilk çıkışı Disney’in çizgi roman dergilerinden birinde olmuş. Dizinin üç kahramanı Fone Bone, Phoney Bone ve Smiley Bone, Disney’in üç kahramanı Mickey Mouse, Donald Duck ve Goffy Goof’den ilham alınmış. Üçlünün karakter özellikleri birebir onları andıracak biçimde düzenlenmiş. Mickey’in saf iyilikten, Donald’ın hırs ve kazanma aculluğundan ve Goofy’nin hayalci sallapatiliğinden kaynaklanan komiklikleri pek çok popüler anlatıda yinelenmiş, bir kalıp olarak yaygınlaştırılmıştır. Donald’ın haşereliği, Mickey’in mutlak iyicilliğini dualistik bir karşıtlık formunda (çizgi film arketipi olarak) sayısız kez izlemişizdir. Goofy o denli elastik, eksantrik ve sakardır ki Jerry Lewis’in onu modellediği iddia edilir. Popüler kültür, damağına ve dimağına uygun her şeyi arsızca kullanır. Kimin kimden etkilendiği çoğu zaman anlaşılmaz hale gelir. Jeff Smith, Disney ve Kelly’den etkilendiğini gizlemiyor zaten. Amerikan animasyonların 1928-1960 yılları arası yaşanan altın çağının bütün karakteristiklerine saygı gösterdiği ve modellediği anlaşılıyor. Looney Tunes ve Meri Melodies kısa filmleri, Chuck Jones aksiyonu, çizgi dünyasının Hans Christian Andersen’i sayılan Carl Barks’ın cezbeden detaycılığı, Bone’un menüsünde yer alıyorlar. Arka planda anlatılan Tolkien hikâyesi de benzer nitelikte bina edilen sacayaklardan sonuncusu. Ejderhalar ve diğer fantastik yaratıklar, büyüler ve muammalarla dolu Tolkien dünyası mizahi, neşeli ve mesafeli bir arılıkla güzel yorumlanmış. Akıp giden, dinamik bir serüven, Disney komikleri ve berrak (light clear) bir çizgiyle iyi harmanlanmış. Çok hoş detaylar var, Fone Bone’u Moby Dick romanıyla görüyoruz sürekli olarak. Bazı diyaloglar, özellikle ahalinin serzeniş ve çıkarımları, Charles Dickens romanlarını andırıyor ki Jeff Smith, favorileri arasında onu da sıralıyor. Tekrara dayanan espriler, ayrıntılar var. Fone Bone’un Thorn’a yazdıkları, Smiley’in ud ya da banço çalması, kederlenmesi… Phoney’in egoizm ve iddia dolu sözleri…
Bone, Türkiyeli okurun beğenileri düşünülürse Red Kit veya Tenten benzeri komik çizgili, mizahi nüansları hayli yüksek serüven çizgi romanı geleneğine yakın. Geçmişte Peyo ve Goscinny’den benzer tarzda çizgi romanlar okuduk. Şanslı sayılırız, çünkü Amerika’daki hâkim çizgi roman geleneği ve yayıncılığı böylesi çalışmalara özellikle 1960’lı yıllardan sonra hiç rağbet etmez oldu. Süper kahraman ekolüne odaklanan, medyalaşmasını bu yönde geliştiren bir piyasa içinde Bone’un ilgi görmesi (mesleki ilgi ve ödüllerin dışındaki bir odaklanmadan söz ediyorum) gerçekten hatırı sayılır bir başarı. Hep söylenegelen reçetenin burada bir kez daha kullanıldığı söylenebilir: klasikleri iyi incelemek ve türler arası ölçülü bir melezlik kurmak.
Bone ikibin sayfa civarında bir çizgi roman. Türkiye’deki yayın tercihine bakılırsa tahminen 10-12 civarında cilt yayınlanacak. Bu ciltler aralıklarla yayınlandığı için tamamlanması yıllar alacak gibi görünüyor. Çizgi roman okurlarının yaşlandığı, gelir seviyelerinin arttığı düşünülerek tombul-çok sayfalı ve sık aralıklı bir yayın daha doğru olabilirdi. Çizgi roman yayıncılığının yaşadığı sorunları göz ardı ediyor değilim ama yayın ve biçim tercihlerinin mevcut koşullara uygun biçimde revize edilmesi gerekiyor. Bone’un benim bildiğim –özel edisyonları ve yan dizileri hariç- elli beş sayılık bütünü farklı bir toplamayla sunulabilirdi.
Radikal Kitap, 5.8.2011
Jeff Smith, Bone dünyasında, izliyor ve biliyor olsak da Kuzey Amerika kültürünün daha yakından tanıdığı popüler klişelere başvurmuş. Malumunuz mizah yaşadığı yere benzer. Tiplemelerini Walt Kelly’nin Pogo’sundan (1948-1975) almış örneğin. Pogo, bizde hiç bilinmemekle birlikte, Amerika’nın çok sevilmiş bant karikatür dizilerinden biridir. Pogo’nun naiflikten beslenen espri evreni, anlaşılan o ki Smith için iyi bir referans olmuş. Diğer yandan, Bone’un asıl kaynağı Walt Disney olarak da gösterilebilir. Zaten dizinin ilk çıkışı Disney’in çizgi roman dergilerinden birinde olmuş. Dizinin üç kahramanı Fone Bone, Phoney Bone ve Smiley Bone, Disney’in üç kahramanı Mickey Mouse, Donald Duck ve Goffy Goof’den ilham alınmış. Üçlünün karakter özellikleri birebir onları andıracak biçimde düzenlenmiş. Mickey’in saf iyilikten, Donald’ın hırs ve kazanma aculluğundan ve Goofy’nin hayalci sallapatiliğinden kaynaklanan komiklikleri pek çok popüler anlatıda yinelenmiş, bir kalıp olarak yaygınlaştırılmıştır. Donald’ın haşereliği, Mickey’in mutlak iyicilliğini dualistik bir karşıtlık formunda (çizgi film arketipi olarak) sayısız kez izlemişizdir. Goofy o denli elastik, eksantrik ve sakardır ki Jerry Lewis’in onu modellediği iddia edilir. Popüler kültür, damağına ve dimağına uygun her şeyi arsızca kullanır. Kimin kimden etkilendiği çoğu zaman anlaşılmaz hale gelir. Jeff Smith, Disney ve Kelly’den etkilendiğini gizlemiyor zaten. Amerikan animasyonların 1928-1960 yılları arası yaşanan altın çağının bütün karakteristiklerine saygı gösterdiği ve modellediği anlaşılıyor. Looney Tunes ve Meri Melodies kısa filmleri, Chuck Jones aksiyonu, çizgi dünyasının Hans Christian Andersen’i sayılan Carl Barks’ın cezbeden detaycılığı, Bone’un menüsünde yer alıyorlar. Arka planda anlatılan Tolkien hikâyesi de benzer nitelikte bina edilen sacayaklardan sonuncusu. Ejderhalar ve diğer fantastik yaratıklar, büyüler ve muammalarla dolu Tolkien dünyası mizahi, neşeli ve mesafeli bir arılıkla güzel yorumlanmış. Akıp giden, dinamik bir serüven, Disney komikleri ve berrak (light clear) bir çizgiyle iyi harmanlanmış. Çok hoş detaylar var, Fone Bone’u Moby Dick romanıyla görüyoruz sürekli olarak. Bazı diyaloglar, özellikle ahalinin serzeniş ve çıkarımları, Charles Dickens romanlarını andırıyor ki Jeff Smith, favorileri arasında onu da sıralıyor. Tekrara dayanan espriler, ayrıntılar var. Fone Bone’un Thorn’a yazdıkları, Smiley’in ud ya da banço çalması, kederlenmesi… Phoney’in egoizm ve iddia dolu sözleri…
Bone, Türkiyeli okurun beğenileri düşünülürse Red Kit veya Tenten benzeri komik çizgili, mizahi nüansları hayli yüksek serüven çizgi romanı geleneğine yakın. Geçmişte Peyo ve Goscinny’den benzer tarzda çizgi romanlar okuduk. Şanslı sayılırız, çünkü Amerika’daki hâkim çizgi roman geleneği ve yayıncılığı böylesi çalışmalara özellikle 1960’lı yıllardan sonra hiç rağbet etmez oldu. Süper kahraman ekolüne odaklanan, medyalaşmasını bu yönde geliştiren bir piyasa içinde Bone’un ilgi görmesi (mesleki ilgi ve ödüllerin dışındaki bir odaklanmadan söz ediyorum) gerçekten hatırı sayılır bir başarı. Hep söylenegelen reçetenin burada bir kez daha kullanıldığı söylenebilir: klasikleri iyi incelemek ve türler arası ölçülü bir melezlik kurmak.
Bone ikibin sayfa civarında bir çizgi roman. Türkiye’deki yayın tercihine bakılırsa tahminen 10-12 civarında cilt yayınlanacak. Bu ciltler aralıklarla yayınlandığı için tamamlanması yıllar alacak gibi görünüyor. Çizgi roman okurlarının yaşlandığı, gelir seviyelerinin arttığı düşünülerek tombul-çok sayfalı ve sık aralıklı bir yayın daha doğru olabilirdi. Çizgi roman yayıncılığının yaşadığı sorunları göz ardı ediyor değilim ama yayın ve biçim tercihlerinin mevcut koşullara uygun biçimde revize edilmesi gerekiyor. Bone’un benim bildiğim –özel edisyonları ve yan dizileri hariç- elli beş sayılık bütünü farklı bir toplamayla sunulabilirdi.
Radikal Kitap, 5.8.2011
Marmara nın sahibi Erdem abinin ısrarları doğruymuş demek.. bu yazıdan sonra Bone serisine başlanır artık :)
YanıtlaSil