Perşembe, Nisan 29, 2021

Steampunk Manzaralı Kişisel Bir Ağıt

Fırat Yaşa’nın Çizgili Pijama adlı ilginç bir çizgi roman çalışması yayınlandı. Yaşa, uzun yıllardır çeşitli mizah dergilerinde bilgisayar renkleme işleri yapıyor. Çizerliğiyle tanındığı söylenemez, bu durum, albümü ayrıca ilginç kılıyor; kareler arası denge ve devamlılık bakımından bir olgunluk gösterilmiş çünkü. Dikkat edilirse, mevcut çizgi roman albümlerinin neredeyse tamamı geçmişte yayınlanmış çalışmalardan oluşuyor. Dar bir piyasa olduğu için albüm satışları her ne olursa olsun iaşeyi karşılayamıyor, o yüzden çizgi romanlar önce süreli yayınlarda telifle tefrika ediliyorlar. Çizgili Pijama, ilk kez bu albümle günyüzüne çıkan yeni bir çizgi roman… Tasarlanmış, uğraşılmış, beklenmiş ve sabır gösterilmiş, hemen anlaşılıyor… 
 
Steampunk Ne ola ki? 
Çizgili Pijama, görünen ve görünenin ardında iki ayrı yönde gelişen bir içeriğe sahip... Sayfaları karıştırırken komik çizgili ve çocuksu bir serüven çizgi romanı okuyacağınızı sanıyorsunuz. Çizgi ve üslup, Fransa-Belçika üretimlerini andırıyor. Serüven külliyatının klişeleri ahenkle istiflenmiş. Esrarengiz adamlar, tekinsiz mekânlar, gecenin ve suç dünyasının kuralları, kaçırılan-kurtarılan kız, patlayan silahlar, planlar vs. ile karşılaşılıyor. Fantastik bir şehir de var, İstanbul’u imlemekle birlikte steampunk nitelikli bambaşka bir şehir demek daha doğru. Steampunk, görsellik içeren moda anlatımlardan biri. Bilim kurgu örüntülerinde yakın ve uzak gelecek mizansenleri kurgulanır ya, steampunk bunu tersine çeviriyor. Hikâyeler, alternatif bir geçmişte, sanayi devrimini andıran bir devrede geçiyor; buharlı makineler, dumanı tüten borular görüyoruz. Bilim kurgulardan aşina olduğumuz, hayatı biçimlendiren araçların geçmişte nasıl olabileceğine ilişkin tasarımlar kullanılıyor. Bir başka deyişle nostaljik bir ‘mazi’ ile ‘kadim’ bir avangard, steampunkun temelini oluşturuyor. Bilim kurgudaki kusursuz bilgisayarlara karşılık steampunk tıknefes çalışan, tekleyen, patladı patlayacak pistonlu makinelerle dolup taşıyor. (Geçerken, Yaşa’nın da sevdiği anlaşılan, animasyonlarıyla steampunk’un küresel yaygınlaşmasını sağlayan Miyazaki’yi selamlayalım). Punk ise estetik ve siyasi bir karakteristiği vurguluyor. Genellikle bürokratik hantallık, siyasi yozlaşma, kaotik gündelik hayat veya otoriter iktidarla tanımlanabilecek bir atmosfer anlatılıyor. Distopya benzeri bir bedbinlik kastettiğim sanılmasın. Siyaset hiçbir biçimde koyulaşmıyor steampunk’ta, aksine ‘hayat devam ediyor’ türü sentimental bir iyimserlik mevcut. Bir durumu ifade ediyor, o kadar… Türkçedeki ‘alelacayip’ sözcüğü tınısı itibarıyla olmalı neşeli bir haylazlık içerir ya biraz öyle bir şey steampunk içindeki punk… Yaşa, Osmanlı imgeleri, anut savaşçılar, frp menşeli büyücüler, buhar vanaları, sürnormal aletler, devasa gemiler, köstebekler, kurbağalar, gayri kabil piştovlar ve şayanı hayret makinelerle bu steampunk tabloyu hevesle bezemiş, tamamlamış. 

Başka Dünyadan Gelen Aşk Acısı 
Albümü başarılı kılan lezzet, görünen manzaranın ardında geliştirilmiş, iki yönde derken kastettiğim bu. Yaşa’nın (steampunk serüven evreninin yaratıcısının) kendini hikâyeye katması, Çizgili Pijama’yı otobiyografik bir çizgi romana dönüştürmüş. Hafızasını yitirmiş, nereden geldiğini bilmediğimiz olağanüstü zihinsel güçleri olan meyus kahramanın aşk ve ayrılık acısı çeken ‘yazarın’ bir yaratımı olduğunu fark ediyoruz. Tahayyül edilen ile gerçeğin (çizgi romanda yaşayanların paylaşmadığı zaman diliminin) bir arada anlatılmasını ve o gerçeği anlayamayan hayali tiplemelerin apışmasını izliyoruz ki sanal gerçeklik-rüya giriftliği yeni olmasa bile süreklilik gösteren bir tema. Görülebilir evrenin ötesinde başka türden evrenler olabileceği şeklindeki bir tür paralel evren esprisine sanat-hayat ekseninde yer verilmiş, kahramanın yaşadığı mutsuzluk, çizgi dünyada bir X-Files muamması gibi aksettirilmiş. Çizgi dünyadakiler neler olup bittiğini bir türlü anlayamıyorlar. Doğaüstü güçleri olan Çizgili’nin ne/kim olduğunu öğrenmeye çalışıyorlar. Fantastik edebiyatın popüler akıl yürütmelerinden biridir. Bu dünyada yaptığımız bir seçim, paralel dünyada istemeyeceğimiz bir sonuca neden olabilir. Vakitsiz bir ölüm, beklenmedik bir kaza ya da daha olağanüstü bir şey, bizim o basit ve sıradan görünen tercihimizle gerçekleşebilir. Kader dediğimiz o tesadüfî deveranlar, paralel dünyalardaki seçimlerin tetiklediği gelişmelerden başka bir şey değildir vs… Veya aynı hayat, farklı seçimlerle başka biçimlerde gelişebilir ve hepsi kendi insicamında sürmeye devam eder. O paralel dünyalar ya da hayatlar bazen kesişebilir, birbirinin farkına varabilir. Öyle bir an gelir ki kahramanın kendisiyle karşılaştığını izleriz veya az sonra ölecek olan adam öleceğini görür vs… Yaşa, bu temanın bir çeşitlemesini yapmış. Dünyadışı yaratığın, Çizgili’nin kimliğine dair bir merak uyandırarak senaryosunu geliştirmiş. Keşif anını, yani başka bir dünyadaki hayatın izdüşümü olduğu gerçeğini kayıtlı görüntülerle, tv benzeri bir mediumla vermiş. Bu karelerde daha fotorealistik bir çizgi tercih edebilirdi, ayrı dünyaları pekiştirmesi için böylesi estetize bir manipülasyon daha isabetli olabilirdi. Yine de bu seçimin hikâyeyi aksattığını söylemek haksızlık olur, Yaşa görünürdeki serüven eksenini dramatik bir final için araçsallaştırmış, şizofrenik finalini, albümün çocuksu üslubuyla tezat biçimde düzenlemiş. 

 Pek çok unsur, seriyal cazgırlığıyla söylersek, 32 kısım tekmili birden, Çizgili Pijama’yı yeni kılan bir bütünlük arzediyor. Bir yanda soap opera ile otobiyografik değinmeler nedeniyle sahici-gerçeklik vehmine dayandırılan duygusal eşik, diğer yanda bilim kurgu motifleriyle betimlenen bir gerçeklik karmaşası ve hepsini tanımlayan görünürdeki steampunk görsellik ile çocuksu naiflik… Yılın en ilginç yerli çizgi romanlarından biri. 
  Birgün Kitap, 27.11.2010

1 yorum:

  1. Tolga Cucen6/1/11 19:41

    Turkiye'den yeni edinebildigim albumlerden ilk okudugum oldu "Cizgili Pijama"; tek nedeni ise "yeni" olmasi. Elbette daha once dergi sayfalarinda kaybolmaya yuz tutan calismalarin albumlesmeleri guzel bir gelisme; "En Kahraman Ridvan" bunu coktan hakketmisti ornegin ama tamamen yeni bir albumun de hakkini vermeliyiz.

    Steampunk anlatimi favorilerimden biri; oldukca keyifle takip ettim, Memo'nun cinsellikten arindirilmis Osmanli cizgilerinin izlerini de bulmak mumkun bence albumde.

    Getirebilecegim tek elestiri cizginin kendisine olurdu herhalde ama o kadar az calisma var ki herhangi bir zayifligi da gormemeyi tercih ederim :)

    YanıtlaSil