Pazartesi, Kasım 08, 2010

Apolitik Siyaset Tabloları

Şöyle sokurdanmalar duymuş olmalısınız: ‘Hiçbir şeyin sanat olmadığı, evet hiçbir şeyin roman ya da müzik olmadığı ve her şeyin sadece ticaret olduğu bir noktadayız’. Güzel sanatlarla popüler sanatları birlikte düşünen pek yoktur ya da vardır da, ilki kadar esamisi okunmaz. Yıllarca önce Amerikalı eleştirmen Gilbert Seldes (öl.1970), çizgi roman ya da sinema gibi popüler sanatların Herriman ya da Chaplin gibi ustalar çıkarmasını örnek göstererek bu ayrımı gereksiz bulduğunu anlatmıştı örneğin. Ne desek boş, var işte böyle bir ayrım. Yüksek lisans ya da doktora öğrencilerine, en çok onlara, vakti zamanında bana da öğretilen şuydu: popüler sanat, karmaşık değil basittir, özgünlük derdi yoktur, başarılı olmuş ticari reçeteleri yineler. Eleştirellikten çok uyumluluğu içerir ve reel hayattan kaçışa tekabül eden bir yönelime sahiptir. Derslerde aksi istikametler anlatılmıyor demiyorum. İzleyicinin edilgen olmadığı, kuşkulanma ve yorum yapma potansiyeli taşıdığına da değinilir ama bu bana çok da inanılarak aktarılmıyor gibi gelir hep. Yüksek sanat övgüsünün, kitle sanatı eleştirisinin, itibarlandırıcı bir ciheti olduğuna inanıyorum. Dinsel bir aidiyeti hatırlattığını söylemeden edemeyeceğim.

Cem Dinlenmiş’in Penguen mizah dergisinde yayınlanan Her Şey Olur adlı köşesi kitaplaştı. Cem’in, yüksek sanatla popüler sanatları, kitsch ile avangard imgeleri, reel siyaset ile magazini, edebiyat ile sinemayı, internet ile sözlü kültürü harmanladığı bir köşe bu. Baştan yazayım: Her Şey Olur’un gerek estetik gerekse siyasi tavrıyla geleceğe kalacak ölçüde farklı olduğunu düşünüyorum. Sanatla ilgili ayrımdan bu nedenle söz ettim. Sanatın oyun ve eğiticiliğinin yanında en önemli katkısı sanıyorum hayata ilişkin yeni ve ayrımlı bir anlayış getiren dünya temsilleri sunabilmesidir. Her Şey Olur, tam da bu yüzden taze, sadece mizah dergilerinde değil basındaki politik karikatür geleneğinde öncesi olmayan bir başkalık taşıyor.

Mizah dergilerinde siyasi gündemin takibini genellikle 45-55 yaş arası yaşlı kuşak yapar. Gazetelerdeki ilk sayfa ya da manşet karikatürü geleneğini biçim ve içerik olarak sürdürürler demek daha doğru. Siyasi karikatürde sıkça kullanılan temalar ve klişeler vardır. Gazete haberleri, röportajlar ya da açıklamalardan faydalanılır. Tek cümlelik iktibaslarla bir mesele karikatürize edilir. Cem, 1985 doğumlu, ifade ve eğilimlerine bakarsak, siyasetle doğrudan ilgili değil, apolitik olduğunu açıkça söyleyebilecek birisi hatta. Bu tür siyasi panoramalar çizen karikatüristlerin siyaset merkezli ve bir tür perhizci hayat sürmesi beklenilir. Onlar da bu imgeye uygun biçimde davranırlar ya da bu ‘elbiseyi’ giyerler. Cem, ta en baştan, gazete karikatürcüleri ya da mizah dergilerinin politik espricilerini andırır bir tarza sahip olmadı hiç. Gerek yaş ve kuşak farkı, gerekse çizgi estetiği nedeniyle her ne yaparsa yapsın yeni bir köşe çıkaracaktı ama siyasi çıkarımları ve eleştirilerinin nasıl olacağı belirsizdi.

Hemen her çizeri etkilenmeler bağlamında bir önceki kuşağın ustalarına benzetebiliriz, özellikle başlangıç yıllarında. Çok az çizer bu esinlenme zincirinin dışına çıkabilir, öncesiz ve benzersiz bir üslup oluşturabilir. Cem, bunu daha ilk günden başarabilmiş bir azınlıktan. Türkiye’de çizen herhangi bir usta isimle aralarında illiyet kurmak doğru değil. Diğer yandan estetik vizyonu, alternatif Amerikan çizerlerine, özellikle Fantagraphics üreticilerine, Chris Ware, Steven Weisman gibi isimlere benzetilebilir, yakın sayılabilir. Hayatla otoriteyle, siyasetle ilişkisini anlatırken kurduğu görsel dil, başlangıçta buralardan besleniyor gibi görünüyordu. Özgün bir görsel dizge kurmak ve yerele odaklanmak, üslubu günbegün ilk esinden uzaklaştırır. İster istemez başka türlü bir yoğunlaşma yaşanır. Su akar mecrasını bulur…

İyi bir çizerin mutlaka siyasi bir bilinci veya entelektüel eğilimleri olması gerekmiyor. Üstelik Türkiye’de hükümetlere yönelik siyasi eleştiri yapmak sanıldığı kadar zor değil, süregelen bir zihniyet ekseni mevcut. Ona dâhil olarak karşıtlık kurmak, kültür temelinde siyasetçileri hicvetmek hayata dair espri yapmaktan kolay. Siyasi esprilerin komik olması da beklenmiyor. Cem’in yenilikçiliği en çok bu noktada kendini gösteriyor. “Comics” bir dünyası var, burada Hollywood’un, trash filmlerin, çizgi romanların, fantastik edebiyatın, global popüler kültürün ikonlarını kullanıyor. Star Wars’u, legoları, retro stil ilüstrasyonculuğu öne çıkartabiliyor. Ne anlatacaksa az yazıyla anlatmayı tercih ediyor. Eklektik bir görselliğe sahip, naif bir keskinlikle konuşuyor. Günümüz dünyasında benliğin sunumu mutlaka öfkeli ve hezeyanlı yaşanıyor, Cem ise sükûnetle resmediyor derdini. Siyaset söz konusu olduğunda hatipliğe soyunan, kıyametvari çıkarımlarda bulunan, daima eşik noktalarından söz eden, hainleri deşifre eden, yaftalayan ve hep kendini haklı sayanları düşünürsek çizdiği siyaset manzaraları gerçekten sağlam. Yaşanan zamanın siyah-beyaz karşıtlıklarıyla tarafgirlikle ilgilenmiyor, bağırmıyor. Mizah dergilerinden çıkan üretimler çabuk eskirler, Her Şey Olur, bu kadar kolay eskimeyecek ve bana kalırsa yıllar yıllar sonra bugünün genç ruhunu anlamak için başvurulacak referanslardan biri olacak.

Radikal Kitap, 6.11.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder