Salı, Ekim 13, 2009

"Türkiye’deki Çizgi Kalitesi Bu Niteliğin..."


-->Çizgi romanla ilgili şimdilerde yaşanan gelişmeleri nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmelerin doğrudan çizgi romanla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bir medya grubu daha önce hiçbir medya grubunun yapmadığı ölçüde yayınına reklam desteği veriyor. Türkiye’de değil çizgi roman, birkaç istisna dışında hiçbir kitap dizisi bu denli tanıtılmadı. Sonuçta en az üç aydır çizgi roman değil ticari bir başarı konuşuluyor. Örneğin yayınlanan kitapların niteliği hakkında hiç kimse yorum yapmıyor. Hemen herkesin paylaştığı bir iyimserlik var, çizgi romanın tekrar konuşulması en azından üreticileri mutlu ettiği için bir gelişme sayılabilir.
Türkiye'de çizgi roman kültürü, yerleşmiş bir kültür müdür? Yoksa yıllar içinde bir dönüşüme uğramış mıdır?
Otuzlu yıllardan bu yana çizgi roman sürekli olarak yayınlanıyor. Yerli üretim genellikle yetişkinlere yöneliktir, büyük ölçüde ilk kez gazetelerde ve yetmişli yıllardan sonra mizah dergilerinde yayınlamıştır. Oysa hemen tüm dünyada çizgi roman üretimi çocuklara yönelik olarak gelişmiş, yetişkin çizgi romanları çok daha sonra üretilmiş ve geniş anlamıyla marjinal kalmıştır. Batıda marjinal olan bizde mainstream olmuştur diyebilirim. Çocuklara yönelik çizgi romanlarla ilgili açığı ise hep yabancı ürünler kapatmıştır. Diğer yandan çizgi romanların okumaya olan merakı azalttığı düşünülmüş, zararlı bulunmuş öğretmenler, ebeveynler ve çeşitli entelektüeller çizgi romanların içeriklerine, dağıtımına yönelik yasaklayıcı müdahaleler yapılmasını istemiştir. Bulunan alternatiflerden biri çocukları edebiyata teşvik edecek, kabul görmüş edebiyat ürünlerinin çizgi roman uyarlamaları yapılmasıdır. Buradaki sorun şudur: Bu tür edebiyat uyarlamalarının dünya çizgi romanında yeri yoktur, hem pazar payları yok denecek kadar düşüktür hem de estetik olarak değersizlerdir. Hiç birinin üreticisi bilinmez, hatırlanmaz… Genellikle çocuk dergilerinde değerlendirilmişlerdir. Bizde de öyle olmuştur. Yaratılan çizgi roman karşıtı atmosferde çocuk dergileri hem kendilerine pedagojik bir yön göstericilik görevi biçmişler hem de karşı çıkar gibi durdukları çizgi romanı ticari olarak araçsallaştırmışlardır. Hayatın ne kadar değiştiğini gösterir mi bilmem ama yetmişli yıllarda on bin satan bir çizgi roman az satıyor sayılırdı. Çizgi roman dergilerinin haftalık satışları 40 ile 60 bin arasında değişiyordu. O tarihlerde edebiyat uyarlaması çizgi romanların tek başına satış sansı yoktu. Bugünse sayısı yılda 10 bin satan çizgi roman yok…
Edebiyat klasiklerini çizgi romana uyarlamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu bir gelişme midir?
Öncelikle kitap sektörünü etkiliyor, kitapevlerini dönüştürüyor. Çizgi roman adına gelişme olması için yerli üretime sirayet eden bir etkisi olması gerekir. Oysa model olarak gösterilen çizgi roman uyarlamaları düşük telifle alınan, tek bir önemli üreticisi olmayan ürünler. Ucuz oldukları için tercih edilmişler. Türkiye’deki çizgi kalitesi bu niteliğin çok ama çok üzerinde... Yerli üretim ister istemez riskli bir yatırım gerektirir, hakkaniyetli bir telif ödemesi gerekir, zamana yayılan üretim için sabır ister. Uzunca bir süredir yayınevleri üretici isimleri, maliyetler hakkında araştırıyorlar, bana da danışılıyor. Herkes hem ucuz hem de çabuk olsun istiyor. Üreticilerin estetik kaygılarını hiç düşünmüyorlar. Bir sayfanın ne kadar zamanda çizildiğini bilmiyorlar.
Bu bir pencere açıyor mu? Türk - genç çizerler bu gelişmelerin neresinde kalıyor?
Ben o kadar iyimser değilim ama bir pencere açabilir diye umabiliriz elbet. Belki ismi bilinmeyen gençler bir araya gelerek ortak bir iş çıkarabilirler, onlara faydası dokunabilir bu modanın.

[11.10.2009 tarihli Cumhuriyet Pazar'da yayınlanan "Edebiyat Çizgiye Döküldü ve..." başlıklı Zuhal Aytolun imzalı haber için yapılan röportaj]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder