Çarşamba, Ağustos 19, 2009

Yolunu Kaybeden Leman

Leman, uzun bir zamandır sağcılık yapıyor. İktidardaki sağ partiye muhalefet etmek en kolay solculuk makyajıdır. Temsili demokrasinin hükümet olan partisini eleştirmek hakikaten kolaycılıktır. Bu dergilerde çalışan hiç bir çizer örneğin sosyal demokrat bir partinin hükümet olduğunu görmemiştir ki...Hükümeti eleştirmek, dar ve kabız bir alanın garantisidir, giderek kendini tüketen bir yola girer ve sizi bütün o romantik "ülke elden gidiyor" söyleminize rağmen bitirir...Yukarıdaki kapak ilgimi çekti, bu yüzden yazıyorum. Popüler deyişiyle bir "Kürt Açılımından" söz ediliyor günlerdir. Katılırsınız katılmazsınız, samimidir değildir...Yok birisi, bir ülke şu bu falan filan emretmiştir de böyle olmuştur dersiniz vesaire...Ama bunun hayata, tezkerecilere, yoksullara, sıradan insanlara, cüzdanlara nasıl bir etki yapacağını düşünmek zorundasınız. Meseleyi Evet-Hayır, AKP'li olmak-olmamak meselesine indirgediğinizde medyanın diline eklenirsiniz. Leman, nerede durduğunu farkedemediği bir noktaya geldi, farkediyorsa bu daha da fena. Bir iddiası var ama bu iddia kendisine özgü değil. Bu kapakta söylenenleri örneğin Ülkücüler de iddia ediyor, hatta MHPliler İmralı'dan emir almakla suçlanıyorlar, astıramadınız diye eleştiriliyorlar... Bu kafa karışıklığı içinde Leman kendine ironik, mesafeli ve başka bir tarafta duracak yolu neden bulamıyor? veya neden bulmak istemiyor?

Dergi tükenme raddesinde az sattığı için bir çıkış arandığı düşünülebilir. Önemli üreticilerinin hiçbirisinde bir heyecan kalmadığı kolaylıkla görülebiliyor. Bağırırken rol yaptıkları, masaya vurarak konuşurken rating-satış aradıkları anlaşılabiliyor...

Seksenli yılların sonunu, Leman'ın ilk yıllarını düşünüyorum da Tuncay Akgün'ün bu noktaya gelebileceğini, linçci kültürü besleyen argümanların peşinden gideceğini, sukunetini bütünüyle yitirmiş böylesi kapaklar yapabileceğini tahmin edemezdim...Kendi adıma şaşırıyorum, onun şaşırmadığı, irkilme hissiyatını yitirdiği ortada...

1 yorum:

  1. Leman'ın durumunu daha da ilginçleştiren şey şu galiba; Leman 90'lardaki yüz binlik tirajını Çiller dönemindeki baskıya, Doğu'daki çatışmalara, Jitem'e, Susurluk'a, devlet içindeki çeteleşme hareketine yaptığı muhalefetten yaptı. Döneminin en keskin muhalefetini yaptığı bile söylenebilir. Bu gün aynı Leman devlet içindeki çetelerle aynı argümanları kullanıyor. Bu çeteleri savunan yayınlar yapıyor. İnsan ister istemez şaşırıyor. Ne oldu? Büyük kavgadan büyük aşk mı doğdu yoksa?
    Ken Parker

    YanıtlaSil