(...) Yazı boyunca adı geçen gazetelerin en büyük gelir kaynakları devletin tercihleriyle alınabilen resmi ilanlardır. Gazete patronlarının milletvekili olabilmeleri, gazetelerinin yayın politikaları ve yazıp çizdikleriyle doğrudan ilgilidir. İçerik üretenler iktisaden kontrol edilmekte, gazeteler içinde bulundukları ekonomi - politik bağlam nedeniyle “koşullanmış bir süreçten” geçerek yazmaktadırlar. Resmi ilan alamayan gazetelerin pastadan büyük pay alan gazetelere yönelik besleme basın tabirini kullanmaları manidar değil midir? Giritlilerin yalancı olduğunu söyleyen Giritli Epimenides’in düştüğü paradoksa benzetebilir miyiz örneğin? Gazeteler, Sabahattin Ali’yi sırf entelektüel beğenileri olduğu için sevmeyebilirdi. İkili ayrımlara yatkınlıkları yüzünden, iyiler ve kötüler yaratmaya, kendilerini Karagöz saymaya, Hacivat’ı seçmeye ve dövmeye oldukça isteklidirler. Üstelik Sabahattin Ali, devletin düşman saydığı, nitelik ve nicelik olarak abarttığı solculardan biri olduğu için bu sevgisizlik hızla meşrulaşmıştır. Gazetelerin gösterdikleri kolektif uyum, siyasi yakınlıkları ve ekonomik bağları nedeniyle normaldir. Yumurta-tavuk ilişkisine benzeterek “gazetelerin devleti veya devletin gazeteleri” denebilir (...) [Birikim, Sayı: 238, Şubat 2009'da yayınlanan yazıdan bölüm]
Çarşamba, Şubat 25, 2009
Vatan Haini, Millet Düşmanı, Solcu Muharrir Sabahattin Ali'yi Kim Öldürdü?
(...) Yazı boyunca adı geçen gazetelerin en büyük gelir kaynakları devletin tercihleriyle alınabilen resmi ilanlardır. Gazete patronlarının milletvekili olabilmeleri, gazetelerinin yayın politikaları ve yazıp çizdikleriyle doğrudan ilgilidir. İçerik üretenler iktisaden kontrol edilmekte, gazeteler içinde bulundukları ekonomi - politik bağlam nedeniyle “koşullanmış bir süreçten” geçerek yazmaktadırlar. Resmi ilan alamayan gazetelerin pastadan büyük pay alan gazetelere yönelik besleme basın tabirini kullanmaları manidar değil midir? Giritlilerin yalancı olduğunu söyleyen Giritli Epimenides’in düştüğü paradoksa benzetebilir miyiz örneğin? Gazeteler, Sabahattin Ali’yi sırf entelektüel beğenileri olduğu için sevmeyebilirdi. İkili ayrımlara yatkınlıkları yüzünden, iyiler ve kötüler yaratmaya, kendilerini Karagöz saymaya, Hacivat’ı seçmeye ve dövmeye oldukça isteklidirler. Üstelik Sabahattin Ali, devletin düşman saydığı, nitelik ve nicelik olarak abarttığı solculardan biri olduğu için bu sevgisizlik hızla meşrulaşmıştır. Gazetelerin gösterdikleri kolektif uyum, siyasi yakınlıkları ve ekonomik bağları nedeniyle normaldir. Yumurta-tavuk ilişkisine benzeterek “gazetelerin devleti veya devletin gazeteleri” denebilir (...) [Birikim, Sayı: 238, Şubat 2009'da yayınlanan yazıdan bölüm]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder