tag:blogger.com,1999:blog-23284991.post4649649634112475992..comments2024-03-28T20:36:00.422+03:00Comments on derin hakikatler: Orta Sınıf NostaljisiLevent Cantekhttp://www.blogger.com/profile/17589355613779779633noreply@blogger.comBlogger4125tag:blogger.com,1999:blog-23284991.post-48080294129052987952013-03-01T12:59:56.971+02:002013-03-01T12:59:56.971+02:00"Genç nostaljisi" olayının nedenini mera..."Genç nostaljisi" olayının nedenini merak eden yazar, takvimini biraz geriye alarak 80 kırılmasından itibaren (en azından Türkiye'de) hayatın ne yöne doğru gittiğini araştırmakla işe başlasa iyi olur. 80'de -mâlum olaydan sonra- başlayan, 90'larda bir nebze duraklayan, 2000'lerde ise -yine mâlum, ancak başka türden bir olayla- daha beter şekilde ivme kazanan toplumsal çöküş insanın hep o eski "güzel günler"i özlemesine neden oluyor. Örneğin Ersin'den 5-6 yaş büyük olan bendeniz de aslında son derece rezil yıllar olan 80'leri özlemiyor değilim... Gelen gideni aratıyor ya, o hesap.. Teknoloji gelişti ama sosyal hayat yerlerde.<br />Bir de kişisel bazda bir faktör var: kaç yılında doğmuş olursa olsun, herkes herşeyin elbebek-gülbebek olduğu, zahmetsiz sıkıntısız yaşadığı (orta-üst ve orta sınıf için ayrıca ekmek elden su gölden olan) çocukluk çağlarını özlüyor. Özellikle bendeniz gibi üniversiteyi ailesinden yüzlerce kilometre uzakta okumuş ve etkilerinden uzak kalan, ancak maddi desteği (!) kesilmeyen kişiler üniversite dönemini hayırla yad edebilir. Derslerden (!) ve zırt-pırt takıldığım çeşitli fikir gruplarının toplantıları/öğretileri vs.'den gayrı derdim olmayan o dönemler tabi ki (toplumdaki tüm olumsuzluklara rağmen)burnumda tütüyor! "Hayata atılıp" ekmeğini (taştan veya her neredense) çıkarmak zorunda kalınca toz pembe bulutlar da dağılıyor haliyle. Zannımca Ersin Karabulut hayata nispeten erken (en azından bana göre daha genç bir yaşta) atıldığı için gerçeklerle yüzleşmesi ve nostalji yaşaması da buna mütenasip daha erken olmuş...<br />"Gülnihâl-Ayrı değil birleşik"in değindiği "çocukluğunu güzel yaşamış" olma meselesi de bu bağlamda doğru bir tespit.<br />Son bir not: '80'lerin ve '90'ların bugünden kat kat iyi olan (en azından bana öyle geliyor) toplumsal ortamını özlesem de, o ğrenç müziklerini (hem yerli hem de yabancı) hiç özlemiyorum doğrusu! 2000'lerde de daha iyiye gitmedi, ne varsa hâlâ '60'larda/'70'lerde var...<br />(yazı eskiymiş, ama twitter aracılığıyla yeni gördüm. yorum yazmadan da edemedim)Bilekhttps://www.blogger.com/profile/12265121606720843357noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-23284991.post-64323798674680987632012-08-17T03:36:41.188+03:002012-08-17T03:36:41.188+03:00Ersin Karabulut 81'li ben 91'liyim ilk def...Ersin Karabulut 81'li ben 91'liyim ilk defa onu okuduğumda 15 yaşımdaydım bundan 6 sene önceye tekavül ediyor asla büyük ,olgun görünme hevesiyle değil ama çizimleri beni büyülemişti.Kimsenin çizgisine benzemiyordu ilk olarak çizgilerine uzun uzun bakmış daha sonra okumaya başlamıştım.Her detay gözümde büyüyordu okudukça evet ya böyle oluyordu bunları bizde yaşadık demeye başladım..<br />Bence onun kitlesi çocukluğunu güzel yaşamış insanlar yada paralel..<br />Ellerinize sağlık..Gülni...https://www.blogger.com/profile/06155203147113981524noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-23284991.post-19899853967434833122011-08-17T13:50:17.743+03:002011-08-17T13:50:17.743+03:00İlginiz için ben teşekkür ederim.İlginiz için ben teşekkür ederim.Levent Cantekhttps://www.blogger.com/profile/17589355613779779633noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-23284991.post-50907962397657954152011-08-17T01:51:24.160+03:002011-08-17T01:51:24.160+03:00bu yazının anlattıkları bir ersin karabulut yahut ...bu yazının anlattıkları bir ersin karabulut yahut 50 lerden bu yana çizerlerin yapıp ettiklerinin çok ötesinde..son cümlede işaret ettiğiniz doksanlarda çocuk ve ergen olmuş orta sınıfların nostalji sığınağı'feci şekilde isabetli bir sosyolojik gözlem.fakat bana kalırsa bu durum büyük ya da olgun olma isteğinden kaynaklanmıyor bu durum belki de freud un kuramında da geçen bağlanmadan kaynaklanıyor.o yıllar o kadar müthiş geçmiş olmalı ki bizim için bi türlü yakasını bırakmak istemiyoruz,tıpkı bizimkiler dizisinin bitmesini istemediğimiz gibi.tesadüfen rastgelen bu yazı için teşekkürlerAnonymousnoreply@blogger.com